Bir konudaki yargım değişsin çok istiyorum. İnanın istiyorum. Ama ne yazık ki değişeceği yerde daha da pekişiyor. Daha da kemikleşiyor: Kamalist eğitimin tornasından geçmiş seküler cehalet dünyanın en sert cehaletidir ve sahibine her konuda dilediği gibi konuşma hakkı verir. Gereksiz bir özgüvenle cahil cesaretinin karışıp arşıâlâya çıktığı bu “tutulma” hali kilometrelerce süren bir “zır cahillik” oluşturur ve evet bu cehalet konuştukça önce öfkelenir, ardından konuşan adına utanırsınız.
Misalen katıldığım bir televizyon programında şair Ataol Behramoğlu “Cumhuriyet olmasaydı Yunus Emre’nin şiirleri yazılı hale gelmeyecekti” demişti. Bunu inanarak söylemişti üstelik. “Karaman nüshasını ne yapacağız Ataol Bey? Onlarca yazmayı ne yapacağız?” diye sorunca da “Karaman nesi?” diye sorup beni benden almıştı. “Karamanın küspesi efendim” diyememiştim. Müslümanların minyatür sanatını tahkir edebilmek için “perspektif olmadan resim olmaz” falan da demişti hatta. O sırada Miro, Picasso, Klimt...