Yanlış başlayanın doğru gitme ihtimali yoktur. Ne ki doğru başlayanın yanlışa evrilme ihtimali çoktur.
İslam tarihinin, özelde İslam düşünce tarihinin (“İslam düşüncesi diye bir şey olmaz” diyen profesör düzeyindeki cahiller yazının bundan sonrasını lütfen okumasın) bütünü böylesi örneklerle doludur.
Ehli Sünnet yaklaşımının en temelde “doğru bir başlangıç” yapmak üzere dinî bilgiyi sistematize etme çabası olduğuna şüphe yok. Şüphe duymamız gereken şey, bu doğru başlangıcın sonradan “yanlış çıktılarla iç içe” bazı görünümlere ulaşıp ulaşmadığı. Ne ki, bundan neredeyse hiç şüphe duymaksızın yaşayıp gitmeyi “Ehli Sünnet müdafaası” olarak konumlandıran isimlerle alabileceğimiz mesafemiz de yok ne yazık ki. Bugün benim “din dili sıkışması” olarak adlandırdığım şey tam olarak budur işte.