https://w.soundcloud.com/player/?url=https%3A//api.soundcloud.com/trac
“İnsanın zalimliğinin, kadir kıymet bilmezliğinin ve de kendi türüne düşmanlığının ne ucu ne de bucağı var” diyen kötümserlere kızardım gençliğimde. İnsandan umudu kesmenin hiç olmayacak bir şey olduğunu düşünürdüm. Bunca yıl yaşadım gençliğimin üzerine, yine de aynısını düşünüyorum. Tek bir farkla. Bunun bir kendimi aldatma yöntemi olduğunu da biliyorum artık.
Adı Ömer. Adı, adımıza benziyor. Acılı, yenilmiş bir yüzü var. Yüzü, yüzümüze benziyor. O meşum gecenin ardından yüzüne değişmeyen ve bir daha da değişmesi çok mümkün olmayan bir keder yüklenmiş. İnanın bana, kederi bile kederimize benziyor.
Halep’te doğmuş Ömer. Emperyalistlerin çizdiği ve bizi mahkum ettiği saçma sapan sınırlar yüzünden “Suriyeli” denmiş ona. Zorla öğretmişler...