İsmail Kılıçarslan Yeni Şafak Gazetesi

Fatih’ten bildiriyorum ya da netliğin rahatlığı

Cumhur İttifakı’nın Fatih belediye başkan adayı Ergün Turan’la buluşmamızdan geriye tek kelime kalacak olsaydı, bu kesinlikle “netlik” olurdu. Önce siyasette pişmiş, ardından bürokraside üst...

23 Mart 2019 | 229 okunma

Cumhur İttifakı’nın Fatih belediye başkan adayı Ergün Turan’la buluşmamızdan geriye tek kelime kalacak olsaydı, bu kesinlikle “netlik” olurdu. Önce siyasette pişmiş, ardından bürokraside üst düzey görev alıp TOKİ’yi yönetmiş, gündemimize “yatay mimari” önerisini sokmuş, şimdi de yerel siyasete dönüş yapmış Ergün Turan, seçildiği takdirde Fatih’i nasıl yöneteceği konusunda son derece kesin ilkeler belirlemiş. Bu bir yandan Fatih dersine çok iyi çalışmasından bir yandan da hayata genel bakışından kaynaklanan bir durum bence.

“Sorunlar” dediğimde hiç duraksamadan “otopark, güvenlik ve kentsel dönüşüm” dedi. Bununla başladık. Şöyle dedi Turan: “Tespitimiz şudur, Fatih’te insanların en önemli sorunu otopark. Bu öyle önemli bir sorun ki Fatih’ten ailelerin taşınmasına yol açıyor. Bu bakımdan önceliğimiz, turizm bölgelerinden ziyade Fatih’te ailelerin yaşadığı mahallelere 10.000 araçlık bir otopark üretmek. Sonrasında güvenlik geliyor. Kameralar, aydınlatmalar, emniyetle işbirliğini artırmak gibi çözümlerle Fatih’i son derece güvenli bir yer haline getirmemiz gerekiyor. Bu, aslına bakarsanız hem Fatih’te yaşayan kendi insanımızı hem de Fatih’te geçici ya da kalıcı olarak ikamet eden mülteci ve göçmenleri çok rahatlatacak.”

“Peki kentsel dönüşüm?” diye soruyorum. Bana son derece ilginç gelen bazı cevaplar alıyorum: “Tek bir Fatihlinin semtinden, mahallesinden taşınması sonucunu doğuracak bir kentsel dönüşümden yana değilim. Buna müsaade etmeyeceğim. Tek amacımız yerinde kentsel dönüşüm. Mesela turizmde cazibe alanları oluşturmanın yolunun ilgili bölgeleri insazsızlaştırmak olduğunu da düşünmüyorum. Semti, mahalleyi koruyarak turizmde cazibe merkezleri oluşturmak mümkün… ‘Mimar Sinan Rotası’ ismini verdiğimiz projemiz tam böyle örneğin. Mimar Sinan’ın eşsiz eserlerini bir rota ile gezen turist aynı zamanda o eserin bulunduğu noktada ‘insan’la da temas edecek. Mahalle için bir gelir modeli de olacak bir eserin bu rotaya dâhil edilmesi.”

Mimar Sinan Rotası, tıpkı Floransa’daki müzeler rotası gibi bir tam günde Koca Sinan’ın her türden çeşitli eserlerinin gezilebileceği bir rota vadedecek turistlere. Doğrusu ben bu rotanın hem yabancı hem de yerli turistler için bambaşka bir İstanbul deneyimi yaşatacağını düşünüyorum. Proje, Turan’ın planladığı gibi hayata geçerse İstanbul’da turizmin en büyük dezavantajı olan “geceleme ortalaması”na da olumlu bir katkı sağlayacağını ön görüyorum. 2,6 olan geceleme ortalamasını, üstelik turisti alışık olduğu merkezden başka yere de taşımadan, 3,5 geceye taşımak mümkün.

İş turizme geldiğinde, İstanbul’un en çok turist alan bölgesinin Fatih olduğunu da konuşuyoruz Turan’la. Yine net cevaplar alıyorum: “Turizm elbette Fatih için de, İstanbul için de, Türkiye için de son derece önemli bir gelir kaynağı. Bizim bütün meselemiz turizmin niteliğini artırmak olacak. Bu niteliği artırmak için yapılacak yatırımları finanse etmenin yolunu da şehir vergisinden ilçemize aktarılacak gelirlerle çözme önerimiz var. Avrupa’da turistlerden şehir vergisi, geceleme vergisi almayan tek ülkeyiz. Zannediyorum Kültür Turizm Bakanlığı’mız bu konuda bir düzenleme yapacaktır. Gelir paylaşımı modeliyle Fatih’te turizmin niteliğini artıracak projelerimizi böylece finanse etmemiz mümkün olacak.”

Fatih’in, kültür-sanat projeleri konusunda İstanbul’un adı anılan ilçelerinden biri olmadığını, olamadığını da hatırlatıyorum. Karşımda “yeni nesil kültür yönetimine inanan” bir yaklaşım bulmanın memnuniyetini yaşıyorum böylece: “Ben mühendisim, kültür konusunda ortaya koyacağım yaklaşımı da bir mühendislik işi gibi değerlendiriyorum. Kültür yönetiminde belediyeye düşenin ‘müdürlük’ değil, ‘maestroluk’ olduğunu düşünüyorum. Fatih’in, kültür konusunda muazzam bir potansiyeli olduğunu görüyorum. Fakat belediye ‘kültür üretmekle’ ilgilenirse bu potansiyele yazık olur. STK’lar, kültür kurumları, üniversiteler üretsin kültürü. Biz ön açalım, destek verelim, üstlenelim ama belirlemeyelim. Örneğin İstanbul’a gelen bir entelektüelin burada kısa ya da uzun süre ders vermesini belediye olarak biz belirlemeyeyim. Bir müzik festivalinin içeriğini biz belirlemeyelim. Bir STK, bir üniversite kültür üretmek istediğinde biz orada yol açıcı olarak yerimizi alalım. Böylelikle Fatih’e dokunacak, Fatih’i kültürel olarak dönüştürecek, öne geçirecek her projeyi destekleyelim. Doğrusunun bu olduğunu düşünüyorum. Her projeyi bulmak, uygulamak elimizden gelmez ama Fatih’e fayda sağlayacağına inandığımız her projeye destek vermek elimizden gelir.”

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
O sınırın nerede olduğunu bulsak mı? 19 Kasım 2024 | 275 Okunma Bir kapı nereye açılır? 17 Kasım 2024 | 199 Okunma Benzersizlik anlatısı ya da senden sekiz buçuk milyar daha var 16 Kasım 2024 | 1.055 Okunma Bir teklif: Türkiye’nin küresi 12 Kasım 2024 | 271 Okunma Bir bavula ne yakışır en çok? 10 Kasım 2024 | 264 Okunma