“İnandığım bazı şeyleri yazmaktan kendimi alıkoyduğum doğrudur, ama inanmadığım hiçbir şey yazmadım o sütunda” diyorum soranlara. Başka türlü nasıl “yazma sorumluluğu” alabilir insan, bilmiyorum çünkü.
Bu “inandığım bazı şeyleri yazmaktan kendimi alıkoyduğum doğrudur” kısmı bence izahtan vareste ama yine de biraz açıklamak isterim. Sadece gazete yazılarımda değil, şiir, öykü ve diğer yazı çalışmalarımda da böyledir bu benim için. İnandığım şeyi tam olarak ifade edememe korkusu ise yazmamamdaki başat unsurdur.
Örnek mi? Mesela o cümleyi, yani “Tanrıyı nasıl tarif ettiğimiz tanrıyı değil bizim kim olduğumuzu anlatır” cümlesini duydum duyalı yazmak istiyorum bunu. Fakat derdimi tamı tamına izah edemezsem meselenin yanlış, çok yanlış bir yere gidebileceğini hesap ediyorum. Derdimi tam olarak izah edebileceğim o rahat aralığı da bulamıyorum bir türlü.