45 yaşındayım artık. Bir kez yazmıştım, bir kez daha yazayım. 2009’dan beri fiilen Recep Tayyip Erdoğan’ın temsil ettiği anlam dünyasının ve ortaya koyduğu politik mücadelenin “şerhlerini ve itirazlarını her daim saklı tutup dile getiren” bir destekçisiyim. Bu desteğimi hiç gizlemedim, gizleme ihtiyacı hiç hissetmedim. Hele hele “bu politik oluşumun nimetlerinden yararlanayım da külfetleri başkasının olsun” yaklaşımına hiç girmedim. “Günün birinde lazım olur” diyerek başka mahallelere, başka anlam dünyalarına, başka isimlere gizli-açık selamlar vermedim. Burada ve bu mahallede olmaktan da mutluyum, kalmaktan da… Poz kesmedim, poz keseni de sevmedim.
Bu manada kendimi AK Parti’yi oluşturan ana omurganın milyonlarca gönüllüsünden biri sayıyorum.
“Sen şairsin, sen bilmem nesin, bu politik olaylara bu kadar şey etmesen mi?” diyen arkadaşlarıma da hep saygı duydum tabii ama onların beni çağırdığı yeri...