İsmail Kılıçarslan Yeni Şafak Gazetesi

Hasan’ın anlattığıdır

En ucuzundan demlenmiş, karbonatın çok yorduğu zifir gibi çaydan bir yudum daha aldı. Artık geçmek üzere olan sobaya biraz daha sokuldu. Bu yamru yumru tahta masalarla bacakları yıllara zor dayanan sandalyelerden mürekkep...

12 Aralık 2021 | 384 okunma

En ucuzundan demlenmiş, karbonatın çok yorduğu zifir gibi çaydan bir yudum daha aldı. Artık geçmek üzere olan sobaya biraz daha sokuldu. Bu yamru yumru tahta masalarla bacakları yıllara zor dayanan sandalyelerden mürekkep cılız ışıklı kahvede, çaylarla birlik vakti de yudumlayarak oturan köylülerin yüzlerine tek tek baktı. Bütün dikkatlerin kendisinde olduğundan emin olduktan sonra söylemesi gereken son cümleye sıra geldiğini belli edecek şekilde girdi lafa: “Vakit erişti ağalar. Gece çöktü. Gayrı Leyla’nın Mecnun’u seneler sonra ilk kez gördüğünde ona ne dediğini, neydip nişlediğini de yarın deyiveririz. Yatsıdan sonra yine buluşuruz madem.”

O düşündüğünde köyde kimsenin düşünmesine gerek kalmayan Hıdır Emmi, tütün yorgunu kalın sesiyle ünledi öteden: “Sen de şo kasabadaki televizyondakiler gibi tutmaya başladın işini be Hasan. En heyecanlı yerinde kesiverdin hikayeyi. Hele de bakalım ne demiş Leyla Mecnun’a?”

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
O sınırın nerede olduğunu bulsak mı? 19 Kasım 2024 | 275 Okunma Bir kapı nereye açılır? 17 Kasım 2024 | 199 Okunma Benzersizlik anlatısı ya da senden sekiz buçuk milyar daha var 16 Kasım 2024 | 1.055 Okunma Bir teklif: Türkiye’nin küresi 12 Kasım 2024 | 271 Okunma Bir bavula ne yakışır en çok? 10 Kasım 2024 | 264 Okunma