“İşin bam teli orası” dedi sevgili Erol Göka Hocam geçen yazımı anons ederken, “orayı biraz daha aç ki mesele anlaşılsın.”
Hocanın “orayı aç” dediği cümlelerim şöyleydi: “O kişisel gelişim tezgâhını açan peçeli ablanın dindar ablaları rahat rahat söğüşleyebilmesinin altında yatan devasa sorunun tam adı ‘ihmal edilmişliğin çaresini bulma çabası’dır. Onu da biliyoruz değil mi?”
Madem “Pandora’nın kutusu” burası, açmayı deneyeyim madem.
Önce şu: AK Parti iktidarı ile genişleyen, genişledikçe de tanımı daha da belirsiz hale gelen “muhafazakâr kitle”yi mecburen “veri” olarak kabul etmemiz lazım bu meseleye dalacaksak. Hatta bu kitlenin tamamını değil, ortalama üzeri para kazanan, bu paralarla bir para harcama ve yaşama kültürü geliştiren kısmını ele almamız lazım.