Şu ara tiyatro işleriyle de meşgul olduğum için sevgili dostum Yusuf Genç’ten bir oyun yazmasını rica ettim. Türkiye’de çok karşılığı olmayan metin ya da anlatı tiyatrosu tarzında sahneye koydurmak istediğim bu oyunun adı “Türkler Neden Yapıldı?” olacak inşallah.
“Tükler Neden Yapıldı?” sorusu benim için şu anlama geliyor: Türklere millet karakterini kimler kazandırdı? Tarihsel olarak Türklerin zihnini, hareket tarzını, reflekslerini kim üretip inceltti?
Bu sorulara herkes kendi meşrebince cevaplar verebilir tabii. Ancak hakkaniyetli davranılırsa bu listelerin her birinde ortak isimlerin yer alması zaruridir. İmam Maturidi ise bu listenin ortalarında falan değil, tam başında yer alır. Zira nasıl düşüneceğimizi, nasıl hareket edeceğimizi, olaylara nasıl tepki vereceğimizi yani temel olarak zihnimizi büyük oranda belirleyen adamın adıdır İmam Maturidi. Bu yanıyla da biz Türkler için “dip ata” sayılması son derece normaldir.
Daha önce epeyce yazdım, bir kez daha yazayım. Maturidilik meselesini “tarihsel” bir mesele zannetmek ve Hanefiliği Maturidi’likten ayrı bir şey olarak kodlamak iki büyük tehlikedir. Türk’sen Maturidi’sindir ve Maturidi isen Hanefi’sindir.
Ben dört ana başlıkta toplamaya yatkınım İmam Maturidi’nin bize yaptığı zihinsel müdahaleleri. Birincisi akıl-nakil dengesini adaletli şekilde kurmak, ikincisi kâfire karşı koyma cesareti, üçüncüsü açık iletişim modeli ve dördüncüsü de etkileşime açık olmak.
Örneğin Türklerin fethettikleri “kale şehir”leri derhal “açık şehir” haline getirmeleri tam bir Maturidi zihin örneğidir. Çünkü içe kapanmak değil dışa açılmak, etkilere kapalı olmak değil hem etkilemeye hem de etkilenmeye açıklık bunu gerektirir.