İsmail Kılıçarslan Yeni Şafak Gazetesi

İsmailağa buluşması: Sahi nedir bu Halidilik meselesi?

Dün söz verdiğim İsmailağa buluşmasının devam yazısını yazayım dedim bugün. Bu, odur. İsmailağa’daki buluşma boyunca “işte Halidilik budur” dediğim çokça cümle kuruldu...

05 Mayıs 2024 | 2.070 okunma

Dün söz verdiğim İsmailağa buluşmasının devam yazısını yazayım dedim bugün. Bu, odur.

İsmailağa’daki buluşma boyunca “işte Halidilik budur” dediğim çokça cümle kuruldu cemaatin önde gelenleri tarafından. Bilhassa hem Mahmut Efendi hem de Hasan Efendi hazretlerinin torunu Muhammet Fatih Ustaosmanoğlu’nun kurduğu “biz devlete akredite bir yapıyız. Hem bu yapıyı hem de ailemizi devletin istediğiniz makamına sorabilirsiniz” cümlesiyle İsmailağa Camii imamı Salih Topçu hocanın “biz bu sarığımızla, cübbemizle devlete meydan okumuyoruz; kendimizi meydana koyuyoruz. Kendini meydana böyle koyan bir yapı devlete sızmaya çalışır mı?” sorusu çok kıymetliydi. Tabii, değişmeyen bir Halidi refleks ile “medrese ile tekkeyi birleştirmek için uğraşıyoruz. Sofiyi cahil, âlimi amelsiz bırakmama gayretimiz var” cümlesiyle “cemaatimize yapılan operasyonların bir kısmında Şia ve Vahhabilik de etkili” demeleri de öyle.

Dün de yazdım. İnsan, gerçekten bilmediğinin, cahili olduğu şeyin düşmanı. O bakımdan bugün şu Halidilik meselesini dilim döndüğünce, aklım erdiğince ve olabildiğince basit şekilde anlatmaya çabalayayım istiyorum.

Mevlana Halid, 1779 yılında Osmanlı sınırları...

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
O sınırın nerede olduğunu bulsak mı? 19 Kasım 2024 | 275 Okunma Bir kapı nereye açılır? 17 Kasım 2024 | 199 Okunma Benzersizlik anlatısı ya da senden sekiz buçuk milyar daha var 16 Kasım 2024 | 1.055 Okunma Bir teklif: Türkiye’nin küresi 12 Kasım 2024 | 271 Okunma Bir bavula ne yakışır en çok? 10 Kasım 2024 | 264 Okunma