Geçtiğimiz çarşamba gün, İsmailağa Cemaati açısından da, o esnada tekkede bulunan gazeteciler açısından da tarihi bir gündü bence. İsmailağa, uzun tarihinde ilk kez tekkenin kapılarını bir basın toplantısı için gazetecilere açtı, biz de yirmi kadar gazeteci ile birlikte cemaatle ilgili merak ettiğimiz ne varsa öğrenme fırsatı yakaladık. Salih Topçu hoca, Abdullah Kılıç hoca, Muhammed Fatih Ustaosmanoğlu gibi cemaatin önde gelen isimlerini dinlediğimiz, sorularımızı sorduğumuz bu buluşmadan çokça anlatılacak meseleyle, çokça notla döndüm. Yerim elverdiği oranda hepsini anlatmaya çabalayacağım.
Herkesin çokça merak ettiği Cübbeli Ahmet meselesinden başlayacağım tabii ama önce Nakşibendi tarikatının Halidiyye kolunun bazı usullerinden bahis açmam gerekir.
Gelenekli tarikatlarda, bu tarikatlara karşı korku biriktiren ve şeyh efendileri diktatörlermiş gibi gören seküler tayfanın düşüncelerinin aksine, kuralları açıklıkla ortaya konmuş bir “tarikat işlerini sevk yapısı” vardır. Hemen hiçbir şey “ben istedim oldu” şeklinde ilerlemez. Bu o kadar öyledir ki tarikat usulünün esaslarını şeyh efendiler dahi yerinden kımıldatamaz.
Halidi Nakşibendilerde şeyh efendiler...