İsmail Kılıçarslan Yeni Şafak Gazetesi

İyilik ırmağı sessizce akarken

Önce bir gazete haberi… Belki eski belki yeni. Sivas’ta hayatını çöp toplayarak kazanan bir genç kanserden vefat etmiş. Bu genci bizim için ‘iyilik ırmağının taşıyıcısı’ kılan...

21 Kasım 2017 | 215 okunma

Önce bir gazete haberi… Belki eski belki yeni. Sivas’ta hayatını çöp toplayarak kazanan bir genç kanserden vefat etmiş. Bu genci bizim için ‘iyilik ırmağının taşıyıcısı’ kılan şeyse yaşarken iki öğrenciye verdiği düzenli burs. Delikanlı, biriktirdiği 3.000 lira paranın da öğrencilere dağıtılmasını vasiyet etmiş ölmeden hemen önce.

Ardından, bir yazışma grubuna gelen yüzde yüz yaşanmış bir hikâye. Hayırsever bir vatandaş, bir yurt müdürüne ‘bir öğrenciye burs vermek istiyorum, ama gerçekten ihtiyaç sahibi olmasına özen gösterin lütfen’ diyor. Müdür bey de, zaten aklında olan Rizeli bir öğrencisini çağırıyor. Rizeli delikanlı, hiç duraksamadan ‘hocam, ben bu yaz inşaatta çalışarak biraz harçlık biriktirdim, ama şu bizim Hakkârili arkadaşımız var ya; o benden daha çok ihtiyaç sahibi. Ona verin bursu’ diyerek reddediyor teklifi. Eh, müdür bey de Hakkârili delikanlıyı çağırıyor. Onun cümleleri ise şöyle oluyor: ‘Hocam, benim ailem bana üç kuruş da olsa bir harçlık gönderebiliyor. Bizim Rizeli bir arkadaşımız var. Onun ailesi hiç para gönderemiyor. Siz iyisi mi bu bursu ona verin.’

Rize’den Hakkâri’ye, Hakkâri’den Rize’ye böylece kuruluyor iyilik ırmağı.

Doğrudur. İyilik, hele bizimki gibi topraklarda, en çok bir ırmağa benzer. Alttan, usul usul, her seferinde sadece işini yaparak akar durur. Kötülükse sele benzer. Nadiren ortaya çıksa bile şaşaalı, köpüre köpüre, karşısına çıkan her şeyi devire devire ilerler. Günün sonunda biz, işini sessizce yapan iyiliği değil, azgın kötülüğü konuşurken buluruz kendimizi.

Zaten çok olan iyiliği çoğaltmak yerine, az olan kötülüğü çoğaltmak insanın doğasında mı vardır, bilemedim. Ancak bildiğim şu: Dünya, iyilerin iyilikleriyle duruyor ayakta. Sesleri daha çok çıkan kötülerin kötülüklerine yenilmemesinin sebebiyse iyilerin kulaklarını her türlü gürültüye tıkayarak işlerini yapmaya devam etmeleri.

Şimdi ben ‘modern dünya’ diyeceğim, siz bana ‘yine mi’ diyeceksiniz, biliyorum. Ancak yine de bunu başka türlü ifade etmenin bir yolunu bilmiyorum. Modern dünyanın bize yaptığı en büyük kötülüklerden biri, belki de birincisi ‘iyilik duygumuzu elimizden alma konusundaki gayretidir.’

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Mustafa Kemal’in askeri değil Türkiye’nin leşkeriyiz 23 Kasım 2024 | 179 Okunma O sınırın nerede olduğunu bulsak mı? 19 Kasım 2024 | 276 Okunma Bir kapı nereye açılır? 17 Kasım 2024 | 199 Okunma Benzersizlik anlatısı ya da senden sekiz buçuk milyar daha var 16 Kasım 2024 | 1.055 Okunma Bir teklif: Türkiye’nin küresi 12 Kasım 2024 | 271 Okunma