Bir pespayelik biçimi olarak Leman Dergisi’ni biliyor olmalısınız. Pardon, yanlışlıkla “pespayelik” dedim. “Aşırı muhalif solcu mizah dergisi Leman” diyecektim. Klayvem sürçtü.
Solcu Leman’ın muhalifliği öyle böyle değildir. Mesela kurulalı kaç sene olmuştur, Aydın Doğan hakkında tek bir negatif karikatür göremezsiniz Leman’da. Belki zaman zaman Doğan gazetelerinin promosyonu olduklarından, belki daha yapısal bir ilişkileri olduğundan… Bilemem. Bildiğim şudur: Memlekette “muhalif solcu mizah dergisi” demek biraz da böyle bir şey demektir. Ergene lazım olan isyankarlığı en alt leveldan pompala; iki bacak birkaç göğüs çiz; halkın değerlerini, yaşayışını, davranış biçimini yerden yere vur olsun sana muhalif solcu mizah dergisi. Cami imamından Recep Tayyip Erdoğan’a, meclis başkanından namaz kılan liseli öğrencilere kadar her şeyin karikatürünü yap, ama Aydın Doğan çizeme. Ne güzel memleket işte…
Olayın daha da acıklı yanı birkaç ay önce bir mizah dergisinden ayrılan bir karikatüristin feryadıyla ortaya çıkmıştı. “Peynir ekmekle, aylık Akbille dergi çıkarttık, patronlarımız zenginliğine zenginlik kattı” demişti özetle. Yani, sömürü düzenine aşırı karşı solcu mizah dergilerimizin ne şahane bir sömürü düzeninin ağa babası olduğunu ifşa etmişti. İlgilenenler bakabilir haberin detaylarına…
İşte bu aşırı muhalif solcu mizah dergisi Leman’ın son sayısının kapağında 15 Temmuz’un öne çıkan karakterlerinden biri olan Şerife Boz var. Tabii ki Leman, tam da kendisinden beklenildiği gibi son derece pespaye, son derece süfli bir kapağa imza atmış.
Leman’ı çıkaran arkadaşlara anlatır gibi anlatayım: Bakınız sayın muhalif arkadaşlarımız. Siz 15 Temmuz gecesi salonlarınızın perdelerini sıkı sıkıya kapayıp ellerinizi ovuşturarak darbenin başarılı olmasını beklerken sizin 20 yıldır, 30 yıldır, 40 yıldır, 50 yıldır aşağılamaktan bıkmadığınız bu halk plastik terliklerle, ütüsüz pantolonlarla, basma eteklerle, pazardan alınmış ucuz tişörtlerle darbe savuşturdu. 250 insan gerçek kurşunlarla şehit oldu. Binlerce insan gerçek kurşunlarla yaralandı. Sadece ben, o gece önümden geçen 50’yi aşkın yaralı saydım.
Bakınız sayın muhalif arkadaşlarımız. Üstüne üstlük bu halk, bu aşağılamayı marifet saydığınız halk sizin gezide yaptığınız gibi “şu sokakta su sıkıyorlar, diğer sokaktan gidelim” demedi. “Şu caddede tank varmış, herkes oraya” dedi. Kırmızı renkli suya kimyasal gaz muamelesi yapmadı bu halk sizin gibi. Türkiye’de çekilmemiş yüzlerce fotoğrafla algı kampanyası falan yapmaya gerek duymadı. Okey masasından, camiden, meyhaneden, ahbap oturmasından, pijamalı televizyon akşamından doğrulup memleketi kurtarmak için yapması gerekeni yaptı ve ardından da hiçbir karşılık beklemeden okeyine, camisine, pijamasına döndü.