Dünyanızda 12 yaşında bir çocuğun yaşayabileceği 1 metrekare yer bırakmadınız ya, yıkılsın ulan sizin o dünyanız. Alın yaşayın ulan her yerinde. Belki o çocuğun yediği iki lokma yemek engeldir sizin olmaz olası rızkınıza. Doldurun olmaz olası göbeklerinizi o çocuğa çok gördüğünüz lokmalarla.
Dünyanızda 12 yaşında bir çocuğun yaşayabileceği 1 metrekare yer bırakmadınız ya, yıkılsın ulan sizin o dünyanız. O çocuğun kendini asmak için yanında götürdüğü ip dolansın boynunuza.
Çocuklarınızın yanında gece gündüz hiç durmadan “mülteciler, Suriyeliler, Araplar, göçmenler” diye söze girişen zehirli dilleriniz öldürdü Vail’i. 12 yaşındaydı. Kendini astı. Birazcık insanlığınız kaldıysa, kaldıysa biraz vicdanınız yaşayamazsınız bu acıyla. Yaşamamalısınız. Zihinlerini iğdiş edip 12 yaşında bir kuzuya düşman ettiğiniz çocuklarınızı geride bırakıp, Vail’in kendini astığı iple asın kendinizi birazcık onurunuz, şerefiniz, haysiyetiniz varsa. Ve merak etmeyin. Biz sizin çocuklarınıza öğretiriz aynı göğün altında dileyen herkesin nefes alıp verme hakkı olduğunu.
Alınmıyor musun üstüne? Vail’i hayata senin dikenli dilin, zehirli zihnin küstürdü. Senin insanlığa düşman olarak yetiştirdiğin çocukların mavi gökyüzünü dar ettiler Vail’e. “Sineklerin Tanrısı” oldu çocuklarınız. Sadece Vail’i değil, çocuklarınızı da öldürdünüz. Henüz farkında değilsiniz sadece.
12 yaşında... Sadece 12 yaşında bir çocuk yer bulamadı dünyanızda. Öğretmeniyle, öğrencesiyle, velisiyle, vekiliyle, siyasetçisiyle üzerine üzerine geldiniz yavrucağın. O da gitti, önce mezarlarınıza tükürüp ardından mezarlarınızın kapısında kendini astı. Kendini astı ulan. Sizin olmaz olası insan düşmanlığınız yüzünden 12 yaşında bir çocuk, 12 yaşında bir Suriyeli, 12 yaşında bir insan kendini astı.
Vail’i sen öldürdün. Arapça tabelaya tahammül edemeyen, çocuklarının bir mülteci ile aynı sınıfta okumasına tahammül edemeyen, kendisine benzemeyen kimseye tahammül edemeyen sen, o çocuğun kendisini astığı ipi ilmek ilmek ördün ellerinle.