İsmail Kılıçarslan Yeni Şafak Gazetesi

Mecburi istikamet mi, düzelebilir hata mı: Gelir adaletsizliği

Aslında kavramın tam olarak doğru kullanımı “gelir dağılımı adaletsizliği.” Hatta bana kalırsa son yıllarda akademinin daha da geliştirdiği formuyla “hayat standartları...

04 Mayıs 2019 | 346 okunma

Aslında kavramın tam olarak doğru kullanımı “gelir dağılımı adaletsizliği.” Hatta bana kalırsa son yıllarda akademinin daha da geliştirdiği formuyla “hayat standartları adaletsizliği.”

80’li yıllardan beri “neoliberal ekonomiye sadakat şerefimizdir” diyerek ekonomiyi bilhassa “tam ticari serbestleşme, hizmet sektörü ve finans hareketleri” direkleri üzerine inşa eden gelişmekte olan ülkelerde karşılaştığımız manzara üç aşağı beş yukarı aynı. Kalkınma hızlı, büyüme oranları muazzam, refah ve erişim artıyor. Fakat bu artışlara paralel olarak gelir dağılımındaki dengesizliğin de azalmasını bekliyorsunuz ama hayır; o azalacağı yerde artıyor.

“Kuznets eğrisi” tanımını bilenleriniz vardır elbet. Amerikalı ve Nobel ödüllü ekonomist Simon Kuznets dayıya göre gelişmekte olan ülkelerde gelir adaletsizliği “kapital belli ellerde hızla birikeceği için” önce devasa boyutlara ulaşacak, ardından da kalifiye elemanlar ve işgücü kalitesi artacağından bu adaletsizlik kendiliğinden ortadan kalkacaktır.

Bana kalırsa “gelişmekte olan ülkelerin ortaya koyduğu vahşi kapitalizmi ve kanları pahasına uyguladıkları neoliberal ekonomiyi aklamak için bulunmuş” bu eğri, her seferinde gelişmekte olan ülkelerin ekonomisini yönetenlerin imdadına yetişsin diye icat edilmiştir. Bahaneleri hazırdır çünkü: “Kardeşim, bu işin doğası böyle. Kanunu bu.”

Oysa ne bu işin doğası böyledir, ne de kanunu budur. Sermayeyi belli ellerde ve devasa boyutlarda tutmak; ardından da devlet olarak bu sermayeye tahakküm kurmak vahşi kapitalist/neoliberal düzenin çok işine gelmektedir, hepsi bu.

80’li yılların “Özalizm”inden bu yana Türkiye’nin asli sorunlarından biri, belki de birincisi gelir adaletsizliği problemidir. İşte sonunda bizi bu konuda dünya üçüncüsü haline getiren bir noktaya gelmeyi başardık yani.

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
O sınırın nerede olduğunu bulsak mı? 19 Kasım 2024 | 275 Okunma Bir kapı nereye açılır? 17 Kasım 2024 | 199 Okunma Benzersizlik anlatısı ya da senden sekiz buçuk milyar daha var 16 Kasım 2024 | 1.055 Okunma Bir teklif: Türkiye’nin küresi 12 Kasım 2024 | 271 Okunma Bir bavula ne yakışır en çok? 10 Kasım 2024 | 264 Okunma