Hakan Arslanbenzer’in kavramsallaştırmasını ödünç alarak başlayayım: Dünyada hakim kültürel hegemonyanın bize “kültürel iktidar” olarak görünen yüzü aslında bir çeşit distribütörlükten, bir çeşit komiserlikten ibaret. Yani aslında Türkiye’de “kültürel iktidar” ne sağda ne de solda. Sadece, bir yanda Türkiye’de kültürü “milli bir mesele” olarak ilerletmek isteyen insanlar ve gruplar var. Bir yanda da Dubai’de, Brüksel’de, Paris’te, New York’ta, Londra’da dal budak salmış küresel kültür hegemonyasının komiserliğini, temsilciliğini yapmanın derdinde insanlar ve gruplar var.
Basit örnek vermek gerekirse “ispatlanmamış bir suç üzerinden” Hasan Ali Toptaş’ı yok etmeye uğraşanlarla “ispatlanmış bir adi suça rağmen” Emrah Serbes’i var etmeye devam edenler aynı komiserler.
Fakat bugün konumuz bu...