Başlığa bakıp aldanmayın. Bu bir Gazze yazısı. Hem zaten Kamalizm’i muhafazakârlıkla, Fransız tip sağcılığı İngiliz tip sağcılıkla ilikleyip barıştırmaya hiç niyetim yok. Görebildiğim kadarıyla “o işleri yapmaya mevzun ve niyetli” çok adam var piyasada. İşim yok da onların tezgâhlarının önüne tezgâh mı açayım? Hem bu işte en avantajlısı biliyorsunuz gündemi sunileştirerek “tatlı kara” bakmaktır. Kızdırmayalım durduk yere bu meraklı zevatı.
İstiklal Harbi’ne giden süreçte Vahdettin’in başta Mustafa Kemal’i ve bazı diğer rütbelileri “Anadolu’da bir direniş örgütlemek” için sevk ettiği apaçık bir gerçektir benim açımdan. Vahdettin, kendi imkanları dâhilinde “belki buradan bir çıkar yol buluruz” diye düşünmüş olmalıdır mutlaka Mustafa Kemal’i Anadolu’ya yollarken. Zaten namuslu tarihçilerin hemen tamamı bunun böyle olduğunu kabul ediyor. Öyle “pusulasız vapur” falan anlatıları salt ideolojik malum.
Mustafa Kemal ve arkadaşlarının İstanbul’dan Anadolu’ya yaygınlaşan bir direniş cephesi kurabilmek için epeyce ter döktüğünü biliyoruz. Karakol ve Mim cemiyetleri, İstanbul’dan bilhassa Özbekler Tekkesi saikiyle Anadolu’ya geçirilen silahlar, tamimler, kongreler ve...