Esenyurt’da bir tekel bayiinde yaşanan korkunç cinayetler bir türlü gündemden düşmüyor. Ben yazıyı kaleme alırken cinayetlerin dört failinden üçü yakalanmıştı. Dördüncü-sünün yakalanması da an meselesiydi.
Şu ana kadar olayla ilgili olarak ortaya çıkan en net gerçek, meselenin taraflar arasında bir alacak-verecek meselesi olduğu. Olayda öldürülen Yunus Emre Erzen’in ifadelerinden anlıyoruz bunu.
Başka? Bir de cinayetten bir süre önce alacaklılarından biri bu meselenin tartışması esnasında ayağından vurulmuş; vuran şahıs hapiste. Onu biliyoruz. Başka? Bir de aynı tekel bayiine yaklaşık iki ay önce ateş açıldığını da biliyoruz.
Yani aşağı yukarı, alacak-verecek meselesinden nizalaşıp birbirlerinin canına kastedebilen bir insan topluluğunun gerçekleştirdiği yere batası bir olay bu.
Peki ama biz bu olayı Türkiye’de neresinden ve nasıl konuştuk? Daha doğrusu bu olayın Türkiye’de “başka türlü” konuşulmasını isteyenler bizi nasıl yönlendirdi?
Pazar günü twitter’da “tekel” başlığı epeyce liste başı kaldı. Yazıyı yazdığım sırada da “Esenyurt” listenin başındaydı....