Aslında Gazze bu durumdayken yerel seçim yazısı yazmaya hiç de niyetim yoktu. Bütün dünya ülkeleri Mısır’ı kafalayıp İsrail’in Rafah’a saldırmasını sağlamaya çalışırken yani. Gazzeli kardeşlerimiz, iftarlarını bombalarla açarken yani. Asıl seçimimiz Gazze’de. Kimin yanında, nasıl duracağımızı hem millet, hem de devlet olarak seçmek zorunda olduğumuz “zor günler” geldi. Millette bir gevşeme, devlette bir “ağzımızın tadı kaçmasın” havası var. Olan, Gazzeli kardeşlerimize ve Gazze’ye olacak gibi duruyor. Hiç olmazsa Gazze hakkında konuşmaya, Gazze’yi gündemde tutmaya devam etmemiz gerekiyor.
Bu, burada bir dursun.
İki sebeple yerel seçim konusunda yazmak zorunda hissettim kendimi. İlki, “ne düşünüyorsun?” diye epeyce soran oldu. İkincisi de yaşadığım şehirdeki yerel seçim atmosferi artık beni mesele konusunda yazmaya mecbur etti.
TVNET ekranlarında da söyledim bunu. “Altyapımızı, yolumuzu, parkımızı, otoparkımızı, kültür merkezimizi yapacak; kentsel dönüşümü ve kent içi ulaşımı hale yola koyacak; musluklarımızdan içilebilir su akmasını sağlayacak adaylardan birini seçmek” henüz ülkemiz için çok uzakta bir hayal gibi duruyor. Memleketteki sert kristalizasyon...