Sezai Karakoç Üstadımızın vefatının sene-i devriyesi vesilesiyle Kocaeli Büyükşehir Belediyesi’nin düzenlediği “Uluslararası Sezai Karakoç Günleri”nin hem düzenleme komitesinde hem de konuşmacısı olunca 4 gün sürecek program vesilesiyle buraya, şehre geldim.
“Programın ilk gününde konuşan birbirinden kıymetli 11 konuğun ortaklaşa vurgusu neydi?” diye sorarsanız bana, cevabım “Kudüs” olurdu.
Bu, burada bir dursun.
Türkiye’de “Kudüs” meselesi, 1900’lerin başından bugünlere süregiden başat bir duyarlılık. Kutsal mabedimizin 1940’lardan itibaren işgal edilmeye çalışılmasıyla giderek artan bu duyarlılığın taşıyıcı isimlerini ve bu duyarlılığın tarihi gelişimini anlamak, Filistin ve Kudüs konusundaki toplumsal refleksimizin bugününü de anlamaya yarayacak bence.
“Osmanlı münevveri” dediğimiz ve Osmanlı ülkesini “bir bütün olarak önemseyen” insan tipinin Kudüs’e yaklaşımı “bir ilimiz daha elimizden gitmesin” yaklaşımı olmamış. Onlar, Kudüs ve Mescid-i Aksa’nın ne denli önemli ve simgesel yerler olduğunu “doğal olarak bilen” insanlar oldukları için bu kaybı son derece hayati bir mesele olarak ele almışlar.
Mekke’nin, Medine’nin ve Kudüs’ün düşüşünü...