İsmail Kılıçarslan Yeni Şafak Gazetesi

Tanıdığım ilk Ünder

Daha sekiz yıl öncesiydi ama bana sorarsanız aradan bir asır geçmiş gibi. Zaman böyledir işte. Kimine sekiz yıl kimine bir asır. Yapış yapış bir sıcakla geçtik Halep’ten Şam’a. Kafeste...

22 Nisan 2018 | 179 okunma

Daha sekiz yıl öncesiydi ama bana sorarsanız aradan bir asır geçmiş gibi. Zaman böyledir işte. Kimine sekiz yıl kimine bir asır.

Yapış yapış bir sıcakla geçtik Halep’ten Şam’a. Kafeste kuşların olduğu bir yol üzeri lokantasında durup karnımızı doyuruşumuz ve bizim çocukların “çok güzel olur abi” diyerek çekim için kafesten çıkardıkları tavus kuşunu ellerinden kaçırışı aklımda kalmış nedense. Bir Derviş Zaim sahnesi hayal edilerek başlanan çekimler, bir Tarantino kovalamacasına dönüşmüştü.

Halep’teyken Şam’daki kadim dostuma “bu sefer bize hem Şam’ı çok iyi bilen hem de Türkçe konuşan bir çevirmen lazım. Öğrenci çocuklarla olmuyor” demiştim.

Ünder abiyle böyle tanıştım işte.

Polo yaka tişörtü, üzerinde ismi yazılı incecik künyesi, gençliğinde sarışın olduğunu yer yer belli eden azalmış kır saçları ve beyaz teniyle Ünder abi. “Merhaba abi, ben Ünder” demişti sımsıcak gülümseyerek. “Önder’dir o abi” itirazıma “bizde o dediğin harften yok” cevabını vermişti.

Ailesi, 1930’larda Kasyun dağına ve çevresine yerleşen Türkmen obalarından biriyle gelmiş Şam’a. “Niye geldik derseniz, din diyanet işleri diye anlatırlar ama kulak asmam ben… Daha çok iskan miskan işleri. Vergiler şu bu” demişti ilk kahvemizi içerken.

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Mustafa Kemal’in askeri değil Türkiye’nin leşkeriyiz 23 Kasım 2024 | 179 Okunma O sınırın nerede olduğunu bulsak mı? 19 Kasım 2024 | 276 Okunma Bir kapı nereye açılır? 17 Kasım 2024 | 199 Okunma Benzersizlik anlatısı ya da senden sekiz buçuk milyar daha var 16 Kasım 2024 | 1.055 Okunma Bir teklif: Türkiye’nin küresi 12 Kasım 2024 | 271 Okunma