1920’lerin sonunda Kamalistlere soracak olursanız başlıktaki sorunun cevabı “muasır medeniyetler seviyesi” olacaktır. Genç Türkiye Cumhuriyeti’nin boynunu “Batıya” çevirmesi bir tercihti ve bu tercih doğal olarak taraftarlarını, karşıtlarını, zalimlerini ve mazlumlarını oluşturdu.
Türkiye’nin kendi içerisindeki yüz yıllık mücadelesi aşağı yukarı bu tercih üzerinden belirginleşti. Yüzünü bütünüyle batıya yani muasır medeniyetler seviyesine dönen Adnan Menderes’i bile müesses nizam için büyük bir tehlike olarak belirleyen Kamalistler, Menderes’i ortadan kaldırarak “düzenin ihyası”nı sağlayabileceklerine dair ham bir hayal geliştirdiler ama süreç, o andan itibaren Kamalistlerin aleyhine işlemeye başladı ve en nihayet “2002 devrimi”