Bizim gibi ülkeler için “güçlü ve zengin olmak” vazgeçilmez bir hedef olarak belirir. Bu hedef aynı zamanda o ülkenin güçsüz ve fakir olduğunun da bir belirtisi, göstergesidir.
Uzun, çok uzun sürmüş sömürgecilik tecrübeleri ve elbette daha bir sürü faktör, sömüren ülkeleri güçlü ve zengin kılarken sömürülen ülkeleri zayıf ve fakir bırakmıştır. Çocukluğumdan beri sıklıkla duyduğum “geri kalmış ülke yoktur, geri bırakılmış ülke vardır” sloganı, aslında bu yalın gerçeğe işaret etmesi bakımından doğru, herhangi bir çözüm önermemesi bakımından isabetsizdir.
Özelde Türkiye’nin var oluş ve var kalış mücadelesi tam bir anti emperyalist mücadele biçimidir. Yöntemi seneler içerisinde ve olaylar karşısında değişip dönüşse, karakter değiştirse bile Türkiye varlığı itibariyle “anti emperyalist” bir ülkedir.