“Kaderin işi çeşit çeşittir. Kimini düzünden kimini tersinden işlese de netice değişmez” denilmiştir ve doğru denilmiştir.
Genç çömlekçinin işini her zamankinden iki, hatta üç kat hızlı yapıyor olmasından huzursuz olan ustası ve babası “Emir, daha yapacak dört tane çömleğin var. Ne kadar uğraşırsan uğraş o güreşe yetişmen zor” der ve ekler: “Hem zaten ne anlıyorsun şu güreşten anlamıyorum. Buharalıların çoğu burun kıvırıyor güreşe. Hem sana da hiç yakıştıramıyorlar. Efendimiz (s.a.v)’in soyundan gelen bu delikanlı niçin malayaniyle, boş işle meşgul oluyor ki
diye soruyorlar.”
Emir, çömlek yapım hızını hiç değiştirmeden cevaplar soruyu: “Büyük dedem bunca sevdikten sonra Buharalılara ne ki benim güreşmemden? Hem sen merak etme. Çömlekler vaktinde bitecek Allah’ın izniyle. Ben de Suhar’dan Buhara’ya bir şekilde yetişeceğim.”
Çömlekçide bunlar olurken, Buhara’ya yakın sayılabilecek bir köyde ismi Muhammed olan bir avcı “kuşanın, ava çıkıyoruz” diye emir buyurur huzurundaki gençlere. Henüz yolda olmanın önemini pek kavrayamayan gençlerden biri, yanındaki arkadaşının göyneğini hafif çekiştirerek “av mı?” diye sorar, “av nedir yahu? Asker olmak istesem orduya...