Esmerdir. Parasız yatılıdır. Başkalarının mayıs ayında doğmasına aldırmaksızın “gulan” ayında doğmuştur. Size baktığında gerçekten birinin size baktığını anlarsınız. Bakışları belki de “ruhunun evliyalarınca” örüldüğü için böyledir bu.
Böyle yazmışım ocakların birinde, senelerin biri başlarken. Çünkü esmer ve parasız yatılı olduğumuzu unutmamak için yaşamak bir direnme biçimidir de ayrıca bizim için. Üstelik kehribar, bir uzaklık birimidir ve şaşırtır bizi.
Bir parkta şaşırtabilir mesela. Sonsuz yeşile alışkınızdır. Sonsuz yeşil ormanlarını biliriz memleketin. Yeşile şaşırmayız. Sarı olsa sarıya, kahverengi olsa kahverengiye de şaşırmayız çünkü bozkırda doğmuş olmanın rengidir buğdayın sarısı ve toprağın kahvesi. Maviyi de bekleyebiliriz en nihayetinde. Gerçi bizim görmüşlüğümüz yoktur ama dostların uzun ve çaylı gecelerde denizin kenarında bulunmuşçasına anlatışlarından tanırız maviyi.