“Üzgünlük olur” dedi, “tüm buralar, tüm her yerler üzgünlük olur.”
Gözlerini, uzunca bir süredir baktığı yerden kaldırdı, aşağıda sonsuzmuş gibi duran ovaya çevirdi. Biraz seyretti ovayı. Tüm çocukluğunun, tüm gençliğinin, tüm hayatının hem annesi, hem katili gibiydi bu ova. Ne vardıysa bu düzlükte öğrenmiş, ne geldiyse başına bu düzlükte gelmişti.
Nefesini salıverdi ovaya. Ona öyle geldi ki bu nefesle beraber tüm dertleri ve tüm beklentileri ovanın yeşiline karışıp kaybolacak. Derdi bitecek ama beklentisi de kalmayacak.
“Para buldum geçenlerde” dedi, “şu yukarı gavur mezarları var ya. Orda ayağımı toprağa vururken bir şey ışıldadı. Nedir diye baktıydım, paraymış. Artık Bizans mı, daha mı eski onu bilene soracağım. Gümüş gibi geldi bana.”