Geçenlerde Samsun’da bir salon toplantısında, Çevre Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki’yi dinledim. Bakan bey, depremle ilgili olarak, her kelimesine katıldığım şöyle bir cümle kurdu: “Depremi yenemeyiz. Onunla sadece uyumlanabiliriz, uzlaşabiliriz, onunla yaşamanın yöntemlerini bulabiliriz.”
Bugün birinci senesini yaşadığımız Maraş ve Elbistan Depremleri, depremlerin ölçülmeye başladığı tarihten bu yana hem yıkıcılık şiddeti, hem etki alanı, hem de “oluş yakınlığı” bakımından belki de ilk beşe girecek şiddette depremlerdi. Zaten çok yıkıcı olan Pazarcık Depreminden sadece 5-6 saat sonra gelen Elbistan Depremi, Türkiye açısından 6 Şubat gününü “acının günü” haline getirdi.
Bu, burada bir dursun.
Son 4-5 yıldır işler güçler dolayısıyla Kahramanmaraşlı sayılırım. 2020, 21 ve 22 yıllarının her 6 Şubat gününü Maraş’ta geçirdim Maraş’ın kurtuluş haftasına nezaret etmek için. 2023’te ise ekip arkadaşlarıma “siz önden gidin bu sefer, ben 8’inde geleyim” demiş bulundum ve bütün ekip arkadaşlarım üfleseniz yıkılacak bir binadan Allah’a şükürler olsun ki sağ salim çıktı.
2020’de Maraş’a, seneler sonra ilk kez gittiğim günün akşamı, Kültür Daire Başkanı Duran...