Şöyle böyle 35 yıldır “gündelik politika ile değil, siyasetle uğraşmak” meselesinde çok net bir zihnim olduğunu söyleyebilirim.
Çok sık tekrar ediyorum bunu ama yinelemekte fayda var. Aklım erdi ereli, gündelik politikanın anlamadığım, anlamaya yanaşmadığım, asla da anlamaya çalışmadığım dehlizlerinden uzakta bir hayat sürmeye çabaladım. Bunun yerine kendime “net siyasi hedefler” belirledim ve gündelik politikayı da ancak bu net siyasi hedeflerime yakınlığı-uzaklığı noktasında bir imkân olarak değerlendirdim.
Evet, Refah Partisi’nden itibaren duvarlara afiş, sokaklara bayrak asmak da dâhil olmak üzere pek çok “politik aksiyon”un içinde bulundum ama bu aksiyonların beni nihai bir yere, bir amaca taşıyabileceğine dair de hiçbir inanç geliştirmedim.
Bunun sebebi aslında şu: Hayat karşısında ve hayat için taşıdığım/taşımaya çabaladığım sorumluluklarımı bir politik organizasyona kaptırmaya, dahası zaman zaman nüans bazında değişse de ana ilkelerde hiç değişmeyen siyasi ajandamı bir gündelik politika organizasyonuyla eşitlemeye hiç
niyet etmedim.
Gündelik politik organizasyonun kendisine destek veren kitle için yapabileceği iki önemli şey olduğuna...