1.Hiç bir birey dindar olmak zorunda olmadığı gibi dindarlığını başkalarına göstertme zorunluluğunda da değildir.
2.Hiç bir birey dindarlığı bir diğerinin tanımladığı gibi tanımlamak zorunda değildir. Herkesin kendine mahsus, benzersiz bir “dindarlık” tanımı olabilir. Hesabını sana bana değil, kaçılamayan hesap gününde Rabbimize verecektir.
3.Enes’in intiharı da, tüm diğer intiharlar gibi tek bir nedene bağlanamaz. Her intihar öyküsü başlı başına benzersiz, başlı başına belirsiz, karmaşık bir sürecin sonunda alınan o meşum kararla hayata geçer. Görülüyor ki, Enes’in intiharında naif karakteri, ailesinin başarı baskısı, bir dini cemaatin yurdunda istemediği bir hayatı yaşamak zorunda kalması gibi oldukça karmaşık meseleler iç içe geçmiştir.
4.Enes’in bir dini cemaat yurdunda kalıyor olması, din ile intiharı yan yana anmamızı gerektiren bir anlam taşımaz. Hele popçuların topçuların, magazin fahişelerinin solcumsucuların “nasıl kurtaracağız bu çocukları?” kampanyası başlatmasını hiç gerektirmez. Geçen yıl intihar ederek hayatını sonlandıran 3.000 Türk’ün yaklaşık 1.300 kişisi madde bağımlısı idi. Müntehirlerin yaklaşık yarısı intihar ederken alkollü idi. Magazin fahişeleri kampanya başlatacaksa oralara bakabilirler. Her ne kadar orada İslam’a saldıracak bir verileri olmayacaksa da çağrımı yapmak isterim.