Bazen öğretmen olarak, bazen polis olarak, bazen baba olarak, bazen yönetici olarak, bazen bilmem ne olarak çıkarlar karşımıza yetersiz Veysel Efendiler. Mesleklerinin de, cinsiyetlerinin de, eğitim durumlarının da hiç önemi yoktur. Ortak noktaları o en derinde hissettikleri “yetersizlik” duygularıdır. Hele bir de o yetersizlik duygularına rağmen “güç elde edebilecekleri ve o gücü kullanabilecekleri bir pozisyon” sahibi olurlarsa “mikro iktidar sahibi küçük pislikler”e dönüşürler. Gümbürtü orada çıkar.
Veysel Efendilerin bilhassa anne-babalık durumları felakettir. Hayata karşı duydukları güvensizlikten kaynaklanan öfkeyi yavrularından çıkartmaya bayılırlar çünkü. Uzmanların “duygusal taciz” diye tesmiye ettikleri taciz etme biçiminin en belirgin nedeni odur.