“Dünyanın insana ne yapabileceğini bilsen şaşarsın” dedi incecik sesiyle. Oysa ben, dünyanın insana ne yapabileceğini sonuna, dibine kadar biliyordum.
“Boş ver şimdi böyle beylik lafları, sana bir hikaye anlatayım mı?” diye sordum. “Bayılırım iyi anlatılan hikayelere” dedi. “Bir hikayenin iyi olmasını mı tercih edersin, iyi anlatılmasını mı?” diye sordum bu kez. “Sanırım ikincisi” dedi, “hatta belki de iki soru birbirine çelişik değildir. Biz hikayeleri iyi anlatılabildikleri için iyi kabul ediyoruzdur belki de.”
Sonra “çölde unuttukları şu adamı anlatsana” dedi. “O hikaye değil ki, şiir o” dedim. “Olsun, o şiirin hikayesini anlat” dedi.
“Çok aşıktım” diye başladım söze.
Çok aşıktım ve burada, bu sonunu...