“Mehmet, çıktınız mı abi?”
“Çıktık abi. Şimdi Göksun tarafından Eskişehir’e doğru gitmeye çalışacağız.”
“Durum ne? Nasılsınız?”
“Nasıl olalım abi? Kıyamet koptu zannettik. Ufaklık benim kucağımda, öteki annesinde. Nasıl bir binadan çıktığımızı anlatmanın imkânı yok abi. Hani otelin önünde her zaman oturduğumuz sokak var ya. O sokak artık yok. Bütün arabalarımız perte çıkmış durumda.”
“Çıkın oradan Mehmet.”
“Bakıyoruz abi. Çıkmamız lazım tabii.”