Kazanmak için yüksek bir arzu gerekir. Başaracağına olan kesin bir inanç. Potansiyeli gerçekleştirmek için motivasyon. Kalpten, ‘Evet sonuca ulaşacağım’ demek. Ve bu arzu için, inanç ve motivasyonla çok çalışmak. Hedefe ulaşmanın gereklerini yerine getirmek. Başka? Uyumlu bir ekip oluşturmak. ‘Takım oyunu’ oynamak. Ekip içinde güven ortamı yaratmak.
Yol haritası çıkarırsınız. En son noktayı hedeflersiniz. Zaman çizelgesi hazırlarsınız. Ne zaman ne yapacağınız bellidir. Ve seçenekleriniz olur. B PLANI mesela. Hatta C PLANI. İşler ters giderse diye ‘kriz yönetimi’ hazırlıklarınız da olur.
KAZANMAK BİR FORMÜL İŞİDİR. Bir matematik konusu. İster iş hayatında, ister sporda, ister siyasette isterse eğitimde… Hayat oyununda kazanmanın gereği vardır; yapmanız gerekenler.
Durduk yere başarı gelmez. Bir de şans yanınızdaysa tamamdır. Ama unutmayın ki; TALİH AÇIK ZİHİNLERE GÜLÜMSER.
Rekabetin çetin olduğu alanlarda gücünüzü ve zamanınızı iyi kullanmalısınız. Enerjinizi rakibinizle olan mücadeleye saklamalısınız.
Nereye varmak istiyorum?
CHP’ye.
Halk TV’deki 2 sezonum bana şunu gösterdi:
CHP’nin iç rekabeti olağanüstü çetin. Parti içindeki güç mücadelesi çok sert, zorlu ve hatta yer yer acımasız.
Bu yalnızca YÜKSEK SİYASET KATI için değil; aynı zamanda ve daha çok il ve ilçe örgütlerinde ve hatta en alt katmanlarda da geçerli.
Son zamanlarda belediye başkan adaylığı rekabetinde yaşananlar mesela. Nasıl da çekişmeli…Nasıl da kıyasıya…
Eğer CHP İÇ REKABETTEKİ BU ENERJİYİ, MÜCADELE KARARLILIĞINI, RAKİPLERLE ÇETİN YARIŞMAYI, SEÇİLEBİLMEK İÇİN GÖSTERİLEN BU ÇABAYI, BU KULİSLERİ genel seçimde gerçekleştirse çok kolay iktidara gelir.
Yanlış anlaşılmasın, iç rekabete karşı değilim. Ama dozunda olmalı. Esas odak ve hedef ıskalanmamalı. Burada YAPICI REKABET kavramını hatırlamalıyız. Yıkıcı rekabet değil.
Ara ara düşünüyorum; acaba...