31 Mart yerel seçimleri siyasi tarihimizdeki müstesna yerini
aldı. Sadece bir yerel seçim gibi değil, üreteceği sonuçlar
açısından 2028’e giden yolun da belirleyicisi oldu.
Seçmen o müthiş ferasetini yine gösterdi. Bunu detaylandıralım:
Halk siyasetten daha büyük ve partilerden daha ileride. Resmen
sistem için ‘DENGE/DENETLEME MEKANİZMASI kurdu. Sadece 10 ay önce
Cumhurbaşkanlığını ve 5 yıllık yönetme vizesini verdiği iktidarı
kontrol edecek, frenleyecek bir model oluşturdu halk.
Seçmen kararını öncelikle EKONOMİK DURUM VE GEÇİM ZORLUKLARI
belirledi. 1 numaralı etken ekonomi oldu. Tartışmasız.
Ak Parti seçmeni küskün. Sandığa akın etmediler. Özellikle
emekliler ve dar gelirliler tepkisini gösterdi. Erdoğan seçim
gecesi bunu gördü, anladı. Gereğini yapıp yapamayacağı partisinin
geleceğini şekillendirecek.
Türkiye’nin büyük bölümünü CHP belediyeleri tarafından yönetilecek.
Bu bir realite. Bu durumu kesinlikle ideoloji oluşturmadı. Kimlik
siyaseti etkili olmadı. Hayır. Gündelik hayatın sorunlarına çözüm
önerenler kazandı. Ve liyakatli adaylar…
Gelecek seçimin kaderini işte bu sorunun çözülüp çözülmeyeceği
tayin edecek.
Bu noktada Başkanların partizanca değil, eşit yurttaşlık temelinde kapsayıcı profil sergilemeleri olumlu etki yarattı. İşte bu sayede tüm kesimlerden oy almayı başardılar.
Gerçek şu ki; makul olanı arıyoruz. Uçlardan yoruldu toplum. Merkez siyaset yeniden inşa edilecek. Seçim bu açıdan dönüm noktası oldu. CHP, Kasım kurultayından itibaren bu...