Uçar, bir kadın müridine cinsel taciz iddiasıyla da yargılanıyor.
Üç olan mağdur sayısına iki kadın daha eklendi.
Adlarını saklı tutuyorum.
Onları ‘Melisa’ ve ‘Deniz’ diye anacağım.
Telefonda tarikata katılım
Melisa, 40 yaşında.
Eğitmen.
Evli ve çocuklu.
İddiasına göre Şeyh Uçar’ı iki yıl önce YouTube’da yayınlanan bir sohbetinde tanıdı. Uçar’ın ‘Arifane Baciyun’ adını verdiği kadın grubunun lideri H.E. ile temas kurdu.
Uçar’la telefonda görüşerek, tarikata intisap etti.
Yani, yapıya katıldı.
Telefonda intisap, Uçar’ın tasavvuf dünyasına kazandırdığı bir işlem!
Uçar, bir süre ödevler verdiği Melisa’ya “Artık gönül kapısının önündesin. Burası aşk kapısı, er meydanı. İçeriye girmeye cesaretin var mı?” dedi.
Melisa, “Nasıl olacak?” diye sordu saf saf.
Uçar, “Bana aşık olman lazım. Fenafişşeyhte fani olacaksın” dedi.
Fenafişşeyh, tasavvuf aleminde “Müridin nereye baksa şeyhini görmesi, onun huzurunda bulunduğu hissiyle yaşaması” demek.
Uçar, “Bu yolda daha ne hakikatler var” dedi.
Melisa, “Nasıl?” diye sordu.
Öyle ya, Kuran’dan başka ve üstün nasıl bir hakikat olabilirdi?
Uçar, şöyle karşılık verdi:
“Allah resulu bile sahabeden herkese bu ilmi vermemiştir. İlmi almaya potansiyeli olan bazı sahabelere vermiştir.”
Uçar, kendisini (haşa) Hazreti Muhammed’in, kandırmak istediği Melisa’yı sahabenin yerine koyuyordu.