MATEMATİKÇİ saldırıyı eleştirirken şöyle yazdı: "Her zaman söylemişimdir: Türkiye'deki siyasi mücadele öncelikli olarak ideolojik, ekonomik, sınıfsal falan değildir. Asıl mücadele uygarlık mücadelesidir."
Ali Nesin daha önce başka vesilelerle bu cümleleri yazdığında içimden tepki göstermiştim; bu sefer 'Adam haklı' diye düşündüm.
Neden?
Çünkü maalesef aramızdan bazıları Ahmet Hakan'ın o yumrukları hak ettiğini, hatta kurşunlanıp öldürülmüş olsa onu bile hak edeceğini düşünüyor.
Evet böyle düşünenler var.
Peki ne yapmış Ahmet Hakan? Yazı yazmış, söz söylemiş.
"Ama yazdıklarını, söylediklerini beğenmiyoruz, öyle yazmaya, konuşmaya devam ederse sonuçlarına katlanır."
İşte uygarlık kavgası tam bu noktada başlıyor.
Söz söyleyene karşı sözü yetemeyenler yumruklarını, silahlarını konuşturmaya başladıklarında, başka birileri de yumrukların ve silahların konuşmasını meşru göstermeye kalktığında yani.
Biri şiddeti, kaba kuvvet kullanımını meşru gören ve buna başvurmaktan çekinmeyen bir 'sıfır noktasında uygarlık', diğeri ise elinde kelimelerinden başka bir şeyi olmayan uygarlık.
Kaba kuvvet aradan çıkabilse, kim bilir belki o zaman kelimelerle uygulanan şiddeti de konuşabileceğiz, belki onu da kesinlikle reddedilmesi gereken ayıplar sınıfına sokacağız. Ama hayır, tam oraya geliyoruz sanırken biri silahını çıkarıyor, öteki taşını sopasını eline alıyor, beriki yumruğunu sallıyor ve yeniden sıfır noktasına geri dönüyoruz.