UZUN uzun anlatmaya gerek yok; geldiğimiz noktada yalandan bile
olsa bir 'Anayasa Uzlaşma Komisyonu'muz yok artık.
Bilmeyenler için hatırlatayım; Meclis’te Anayasa’yı değiştirmek
için yapılacak oylamada en az 367 kabul oyunu bulmak gerekiyor.
Eğer kabul oyları en az 330 olursa, bu kez Anayasa değişikliği için
referanduma gitme zorunluğu doğuyor. 330’un altındaki oyların
anlamı yok.
Meclis’teki en büyük parti olan AK Parti’nin 330 oyu yok. Kaldı ki,
gizli yapılacak oylamada AK Partililer tarafından kullanılacak 316
oyun (Meclis Başkanı oy kullanamıyor) hepsinin çantada keklik
olması da beklenemez. Ama öyle bile olsa bu partinin istediği bir
Anayasa değişikliği için en az 14 dış oya ihtiyacı olacak.
Peki bu oylar bulunabilir mi? Evet, elbette bulunabilir. Uzlaşma
denen şey bunun için var. Meclis’teki diğer üç partinin AK Parti
ile üzerinde uzlaşabileceği türlü çeşitli Anayasa maddeleri var.
Ama sistem değişikliği bu maddeler arasında yok. En azından dün
itibarıyla yoktu.
Başkanlık sistemini getirecek bir Anayasa değişikliği için uzlaşma
ortamının olmaması, AK Parti’yi bu arzusunu ertelemeye yöneltmiş
gibi gözükmüyor.
Önümüzdeki dönemde partinin kendi içinde bir komisyon oluşturup
başkanlık sistemini içeren bir anayasa yazmasını beklemeliyiz.
Yazım işlemi tamamlandıktan sonra AK Parti kurmayları bu metinle
öteki partileri ziyaret edecek ve uzlaşma arayacak büyük
olasılıkla.
Bu noktada da bir uzlaşma belirmezse veya AK Parti’nin anayasa
önerisi Meclis Genel Kurulu’nda oylanıp 330’u bulamazsa ne
olacak?
İşte o noktada erken seçime gitmekten, seçimde 330 milletvekili
bulmaya çalışmaktan söz eden güçlü bir irade oluşmaya başladı. Bu
irade daha çok kaynağını Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’dan
alıyor ve AK Parti içinde de taraftar buluyor.