GEÇEN hafta, Türkiye'nin bundan iki yıl önce planlayıp yapacağını ilan ettiği Cerablus askeri harekâtı başladı.
TSK’ya bağlı zırhlı birlikler ve bazı özel kuvvet unsurları,
Özgür Suriye Ordusu adı verilen Arap ve Türkmenlerden kurulu 4 bin
kişilik bir kara birliğini destekleyerek Suriye topraklarına
girdi.
Yerden topçu ve tank desteği, havadan da Türk ve (ilk gün)
koalisyon uçaklarının desteğini alan birlikler Cerablus’u
çatışmasız aldılar; sonra güneye ve batıya doğru ilerlemeye devam
ettiler, son olarak Cerablus dışında 33 köy de ÖSO denetimine
geçmiş durumdaydı.
Ancak birliklerin güneye ilerlemesi sırasında beklenmedik bir
gelişme yaşandı. Daha önce Cerablus’un güneyindeki görece büyük
yerleşim olan Menbiç’i IŞİD unsurlarıyla savaşarak kurtarmış olan
ve kendilerine ‘Demokratik Suriye Güçleri’ adını verseler de esasen
Rojavalı Kürtlerin PKK’ya bağlı olarak kurdukları YPG’li askeri
birliklerden oluşan unsurlar, birden kuzeye doğru hareketlenip IŞİD
tarafından da terk edildiği anlaşılan kimi köyleri ele geçirmeye
başladı.
MENBİÇ SAVAŞI OLACAK MI?
Bunun üzerine önce Türk topçusu bu birlikleri, yani YPG güçlerini
vurdu, sonra ÖSO ile YPG arasında çatışmalar oldu. Bu arada YPG bir
Türk tankını Rusya’dan aldıkları bir silahla vurdu, bir askerimizi
şehit etti.
Dün bu satırlar yazılırken, YPG güçleri bırakın Fırat Nehri’nin
doğusuna çekilmeyi (bunu Menbiç’i bırakmak diye okuyun) hâlâ nehrin
batısında ÖSO güçleriyle çatışmaya devam ediyordu. Türkiye, son
olarak Menbiç için askeri operasyon düzenleyeceğini duyurdu;
Amerika, Türk ve ÖSO güçleriyle YPG arasında çatışma çıkmasını
engellemek için açıklama üzerine açıklama yapıyor ama sahada
hareketler çok hızlı.
Burada ilginç olan durum, YPG’nin de, ÖSO’nun da, Türkiye’nin de
Amerika ile müttefik olması. YPG’ye Amerikan Savunma Bakanlığı
destek veriyor, silah ve eğitimci, hatta muharip bile gönderiyor.
ÖSO’yu bir araya getiren zaten Amerikan Merkezi Haber Alma
Teşkilatı CIA ve hâlâ bu birliklere destek vermeye devam ediyor.
Türkiye ise koalisyonun bir parçası zaten.