TÜRKİYE'de maalesef gündemimizde hiç yok ama gezegenimiz ve onunla birlikte biz insanlar aslında çok büyük bir tehdit altındayız.
Küresel iklim değişikliği bütün hızıyla geliyor; şimdiden
hayatımızı, evet Türkiye’deyken bile hayatımızı etkiliyor, bundan
30 yıl sonra bugün yaptığımız tartışmalar komik kalacak.
Küresel iklim değişikliğinin temel sebebi, atmosfere saldığımız
fazladan karbondioksit. Bu gaz, dünyamız atmosferinde bir çeşit
sera etkisi yaratıyor, dünyamızın ısısının azalmasını
engelliyor.
Öyle olunca da her yıl bir öncekinden daha sıcak olmaya başlıyor.
En tehlikelisi okyanus sularının ısınması ve okyanus akıntılarının
bu sıcaklık artışından ötürü yön değiştirmesi veya duraksaması.
ŞİDDETLİ EL NINO
Dünyamızdaki bütün meteorolojik olayların ve deniz akıntılarının
temel sebebinin minik ısı farkları olduğu hatırlandığında, örneğin
meşhur ‘El Nino’ kasırgasının şiddetinin artması veya mevsiminin
değişmesi küresel düzeyde sonuçlar yaratıyor; bazı bölgeler
yağmursuzluğa ve dolayısıyla besinsizliğe mahkûm olurken başka
bölgeleri de sel ve kasırga felaketleri bekliyor.
Dünyamızın ısınması yüzünden toprağın altında depolanmış duran
karbonların (Sibirya’da bu fenomen yaşanıyor) yeniden atmosfere
çıkması felaketin boyutlarını büyütme potansiyelini taşıyor vs.
Dolayısıyla küresel iklim değişikliğiyle mücadele için de bir
süreden beri dünya devletleri ortak bir tutum alma arayışında.
Aslında çok geç kalınmış da olabilir ama uygulanmak istenen başlıca
yöntem, ülkelerin karbon salımını kısıtlamak. Yani fabrikaların ve
taşıtların fosil yakıt tüketip doğa tarafından depolanmış olan
karbondioksidi yeniden atmosfere salmalarını azaltmak.
Bu amaçla karbon vergileri gündemde; karbon salım kotaları
uygulanıyor, karbon borsaları var dünyada.