TAM da en sevdiğim şarkısında söylediği gibi, sabahın dördüydü ama
aralığın sonu değil kasımın 11'iydi, şans eseri ölüm haberini
aldım.
Kolayca tahmin edilebileceği gibi sosyal medya dün Leonard
Cohen’in sözleri, şarkıları, görüntüleri ile doldu taştı.
Şaşılacak bir şey yok, kim bilir kaç kuşağa dokundu onun
şarkıları.
Taa benim doğduğum yıl Yunanistan’ın Hdyra Adası’nda serserilik
yaparken tanıştığı ve yıllarca sevgili olduğu Marrianne’a veda için
yazdığı şarkıyı veya ‘Aşkın sonuna kadar dans et benimle’ dediği
şarkıyı bilmeyen var mı?
‘Böyle doğmuşum, başka seçeneğim yok’ sözlerinden güzel mazeret
üretebilenimiz var mı?
*
Yıllar önce kendini bir Budist manastırına kapattığında ne kadar
üzülmüştüm, başka şarkı yapmayacak, başka konser vermeyecek
diye.
Sonra bir gün yeniden ortaya çıktı; menajeri onu dolandırmış, bütün
birikmiş parasını yemişti.
70’inden sonra yeniden sahnelere dönmek zorunda kalmıştı, üç kuruş
para biriktirebilmek, hayatta kalabilmek için.
Yeniden müzik yapmasına, konser vermesine sevinmeli miyim, üzülmeli
miyim bilememiştim; ama konserine İstanbul’a kadar geldiği halde
gitmedim, Cohen’i o halde görmek istemedim.
Sonra bir video kaydını gördüm, bir sahnede oturuyor, salondan
gelen (bazıları da fena halde kişisel) soruları sabırla ve
bilgelikle cevaplıyordu. Zekâsına, kelimeleri kullanmasına, kendini
ifade edişteki gücüne hayran kalmamak elde değildi ama cümle
kurarken bile nefes nefese kalıyordu.
*
Bütün o külliyattan tek bir şarkı seç deseler, bir an bile
düşünmeden ‘Famous Blue Raincoat’ı seçerim.