CUMA gecesi bu ülkede ne olduğunu hâlâ tam olarak anlamayanlar var.
Bunların başında da kendini kategorik olarak ‘muhalif’ diye tanımlayan bir grup yerli ile neredeyse bir bütün halinde Batı basını geliyor.
En yaygın yanlış anlama veya kasıtlı yanlış yorumlama biçimi, darbe girişiminin başarısız olmasıyla Tayyip Erdoğan’ın artık çok güçleneceği ve ‘Ülkeyi İslami bir diktatörlüğe çevireceği’. Bu uğurda Nazilerin meşhur Reichstag yangını örneğini kullananlar bile oldu.
Buradaki ‘Darbe teşebbüsünü aslında Erdoğan yaptırdı’ imasını görmezden gelsek bile siyaseti ve ülkenin içinde bulunduğu durumu okumada ciddi sorunlar var.
Meseleye Tayyip Erdoğan düşmanlığı gözlüğünden değil de, kendilerinin de içinde yaşadığı Türkiye’nin gözünden baksalar bence görecekler:
Güçlendiğini sandığınız Tayyip Erdoğan neden İstanbul’da? Neden etrafı sürekli insan kalabalıklarıyla çevrili?
Erdoğan da, AK Parti de gayet iyi biliyor ki, daha sekiz ay önce yüzde 50 oy almış bile olsalar ülkenin bekasına kasteden son kalkışmayla başa çıkmak için çok daha geniş bir koalisyona, çok daha geniş bir dayanışmaya ihtiyaçları var.
CHP’NİN TUTUMU ÇOK ÖNEMLİ
Türkiye’de darbe tehlikesi geçmiş değil; Türk Silahlı Kuvvetleri ‘normalleşene’ kadar da geçmeyecek, güncel bir tehdit olmaya devam edecek. (TSK’ya yönelik istiskalin kampanyaya dönüşmesi ve süreklilik arz eder hale gelmesi çok büyük bir güncel tehlikemiz.)
İşte o yüzden, bugünlerde muhalefetin, en önemlisi de Cumhuriyet Halk Partisi’nin tutumu çok önemli ve çok yapıcı. Elbette MHP ve HDP’nin tutumları da övgüye değer ve önemli.
Parlamentonun ve Cumhurbaşkanı’nın siyasi kavgayı bir süre için askıya alıp, ileride bütün o siyasi kavgaları üzerinde yapacağımız ortak bir zemin için çalışmaya başlayabilmesi, güncel darbe tehlikesini bir ölçüde azaltacaktır.
ANAYASADA UZLAŞILMALI
Üzerinde daha sonra siyaset yapılacak, siyasi mücadele, hatta kavga verilecek olan zemin Anayasa’dır. Bildiğimiz kadarıyla CHP’nin anayasa taslağı hazır. AK Parti’nin hazırlıkları da son aşamalarda olmalı. Meclis, bir kişi veya grubun siyasi programı olmak yerine hukuku ve ortak demokratik zemini öne çıkaran bir anayasa üzerinde uzlaşabilmeli.
Meclis’teki partiler ve liderler uzlaşmayı değil kavgayı seçer, ülkede yeniden demokrasiyi kurma konusunda AK Parti ile Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı yalnız bırakırlarsa, korkarım Türkiye uzun bir süre boyunca kafasını kaldıramaz hale gelebilir. Çünkü bu iş tek başına AK Parti’nin yapabileceği bir iş değil; tek başına yapmasının türlü çeşitli sakıncalarının olacağı bir iş.