HİÇ kuşkusuz FETÖ devlete ve orduya çok daha önceden sızmaya
başlamış, hatta sızan kişiler etkili ve yetkili konumlara çok daha
önceden gelmeye başlamıştı.
Ama yine de, örgütün 2010 ve onu izleyen birkaç yıl boyunca devlete
ve askeri okullara eleman sokma konusunda çok fütursuzlaştığı ve
bunun sonucunda da bugün yürütülen darbe soruşturmalarında
karşımıza çıkan ‘kritik kütle’ye ulaştığı anlaşılıyor.
O yüzden, hileli olduğu ve sorularının çalındığı konusunda artık
kimsenin kuşkusu kalmayan, binlere varan şüphelinin soruşturulduğu
veya kovuşturulmaya başlandığı KPSS davaları son derece önemli ve
yol gösterici.
ÖNCE ÖSYM ELE GEÇTİ
Türkiye, 90’lı yılların sonlarında devlete eleman alımlarını bir
merkezi sınavla yapmaya başladı. Bu sınavın adı KPSS. Ve sınavı da
merkezi sınav yapma konusunda Türkiye’nin uzman kurumu olan ÖSYM
düzenledi. Bu sınav devlette kadrolaşmanın anahtarı haline gelince
FETÖ’nün sınavı düzenleyen ÖSYM’de kadrolaşmaya, buraya daha fazla
yerleşmeye daha çok önem verdiği anlaşılıyor.
Hatırlayalım, 10-11 Temmuz 2010 tarihlerinde yapılan KPSS’nin
sonuçları aynı yılın ağustos ayında açıklanır açıklanmaz kopya
çekildiği ve sınav sonuçlarının hesaplanmasında yanlışlar yapıldığı
iddialarıyla tartışma konusu oldu. Tartışmaların sonunda yapılan
incelemede KPSS’nin Eğitim Bilimleri Sınavı’ndaki 120 sorunun
tümünün 350 aday tarafından doğru olarak cevaplandırıldığı; 100 ve
üzeri net yapan 1148 adayın akraba, 896 adayın ise karı-koca olduğu
anlaşıldı ve sınavın bu bölümü dönemin Milli Eğitim Bakanı Nimet
Baş’ın girişimleriyle iptal edildi ve aynı yılın ekim ayında
yeniden yapıldı; öğretmen adayı olmayan diğer kişiler açısından ise
sınavın sonuçları geçerli sayıldı, o kişiler devlette görevlere
atandılar. (2010 KPSS sonuçlarına dayanılarak sadece 2010’da 30
bine yakın kişi devlette işe girdi.)
SAVCI SUMEN ALTI ETTİ, KİMSE DE SORMADI
Bu arada söz konusu incelemenin sonuçları medyada yayınlanınca
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Ağustos 2010’da KPSS ile ilgili bir
soruşturma başlattı ve dosya o zaman Ankara’da memur suçlarına
bakan savcı olan Şadan Sakınan’a verildi.
Savcı Sakınan’ın dosyayı elinde tuttuğu yaklaşık dört yıl boyunca
soruşturmada hiçbir ilerleme sağlanamadı; çünkü dosya bir nevi
sumen altı edildi. Oysa soruşturmanın başlangıç günlerinde,
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın hem MİT Müsteşarı Hakan Fidan’a
hem de dönemin Emniyet Genel Müdürü’ne “Sonuna kadar soruşturun”
diye talimat verdiği öne sürülmüştü.