İsmet Berkan Hürriyet Gazetesi

Dış politikada 'diken azaltma': Sırada ne var?

SURİYE'deki iç savaşta dönüm noktası 2013 yılında yaşandı; Esad rejimi kimyasal silah kullandı, bunu 'kırmızı çizgi' ilan etmiş olan ABD Başkanı Obama yine de silah kullanmadı ve Suriye'de...

29 Haziran 2016 | 840 okunma

SURİYE'deki iç savaşta dönüm noktası 2013 yılında yaşandı; Esad rejimi kimyasal silah kullandı, bunu 'kırmızı çizgi' ilan etmiş olan ABD Başkanı Obama yine de silah kullanmadı ve Suriye'de rüzgâr 2014 başından itibaren terse döndü.

Türkiye açısından Irak’ın ardından Suriye’de de ümitsizlik, başarısızlık anlamına geliyordu bu terse dönme. Bütün halinde (Irak Kürdistanı ile olan bölge dışında) güney sınırımız güvenli olma ihtimalini uzun bir süre için kaybetmişti...

Bu değerlendirme bana ait değil, Türkiye’nin Dışişleri Bakanlığı ve hükümetine ait. Suriye’de rüzgârın terse dönmesi ve bunun da Türkiye’yi çok sıkıştıracak olmasını uzaktan izlemek yerine meseleye aktif olarak müdahil olma kararı alındı Ankara’da.

En önemli şey, bir üst düzey yetkilinin 2014 yazında İstanbul’da bir grup gazeteciye söylediği “Batı ile aradaki dikenleri azaltma” siyasetiydi.


TÜRKİYE'NİN ERMENİSTAN POLİTİKASI RAHATLAYACAK
Yapılan analiz belliydi: Türkiye açısından Ortadoğu coğrafyasının önemli bölümü artık ekonomik ve siyasi çıkar alanı olmaktan çıkmış, ‘güvenlik sorunları alanı’na dönmüştü; Türkiye’nin ekonomik ve siyasi olarak Batı’ya daha fazla dönmesi çok büyük önem kazanmıştı.

Ama Batı’ya dönüş için de engeller, ‘diken’ler vardı.

Neydi bu dikenler?

Önce İsrail ile anlaşmazlık; ardından Kıbrıs’ta taraflar arasında barışı zorlayarak Türkiye’nin AB hedefini yeniden canlandırmak; IŞİD’e karşı koalisyonun ‘gönülsüz’ parçası olmak yerine savaşan unsur olarak koalisyona katılmak ve müttefiklere İncirlik’i açmak; Ermenistan’la olan sorunları aşmak için önce Ermenistan-Azerbaycan anlaşması için uğraşmak...

Sessiz ve derinden adımlar başladı; Başbakan olarak Recep Tayyip Erdoğan’ın onayıyla başlayan bu kapalı kapılar ardı diplomasi paketinin ilk hedefi İsrail anlaşmasıydı, çünkü İsrail tarafı anlaşmaya çok yatkındı ve bugün nihai aşamalarına gelen bu anlaşmanın ana hatları aslında 2014’te çoktan oluşmuştu, yine de gecikmeler oldu, işte taa 2016 ortasına kaldı.

Benzer şekilde, Kıbrıs’ta çözüm 2015’te bekleniyordu, plana göre iki tarafta referandumlar 2016 başında yapılacaktı, ama ciddi gecikmeler var. Yine de anlaşmanın çıkması umudu çok yüksek.

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Kürt sorunu diye bir sorunumuz yok mu? 23 Kasım 2016 | 2.363 Okunma Genetiği değiştirilmiş insan kanseri yenecek mi? 19 Kasım 2016 | 617 Okunma Mafyaların hortlaması riski... 18 Kasım 2016 | 1.642 Okunma Küreselleşmenin intikamını sol değil sağ mı alacak? 16 Kasım 2016 | 416 Okunma Çatlaktan içeri sızan ışık... 12 Kasım 2016 | 1.054 Okunma