BAŞARI aslında Cumhuriyet Halk Partisi ve Milliyetçi Hareket Partisi'ne ait ama Adalet ve Kalkınma Partisi'nin de ciddi payı var: Seçimin üstünden beş hafta geçtikten sonra sokakta vatandaş 'Hükümet kurulacak mı' diye soruyor. Az başarı sayılmaz!
Benim başıma bu sıklıkta geliyorsa öteki gazetecilere daha çok
geliyordur; bakkaldan taksiciye, genç öğrenciden ev kadınına her
çeşit insan, merhaba bile demeden 'Hükümet kurulur mu' diye
soruyor.
Elbet bir hükümet kurulur; ama peşrevin bu kadar uzun sürmesini ve
uzun sürüyor diye tarafların propaganda makinelerinin şimdiden
birbirini suçlamaya başlamasını anlamak zor.
Bu yazıyı AK Parti Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu ile MHP Genel
Başkanı Devlet Bahçeli'nin görüşmeye başlamasından önce yazıyorum.
Görüşmenin sonunu beklemeye, Davutoğlu'nun ilk iki görüşmesini
toplu halde değerlendirmeye gerek duymadım.
Duymadım çünkü, biraz sonra başlayacak olan görüşmeden çıkacak iki
ihtimal var. Ya AK Parti ve MHP, aynen CHP'yle olduğu gibi 'Keşif
amaçlı görüşmeler'e karar verecek ya da MHP 'Biz muhalefet olmak
istiyoruz' demeye devam edecek.
Bu iki ihtimalin birbirinden yegâne farkı, ikinci ihtimalin
gerçekleşmesi halinde kenarda duran CHP'nin kendi elinin
güçlendiğine dair (bence yanlış) bir izlenim edinmesi olacak; o
kadar. (MHP ile keşif amaçlı görüşmelerin başlanması da AK Parti'ye
elinin güçlendiği hissini verebilir ama bu da yanlış bir his olur;
AK Parti'nin eli pazar günü ne kadar güçlüydüyse bu görüşme sonrası
da ancak o kadar güçlü kalmaya devam edecek.)