BİR İngiliz siyaset bilimcinin şaka yollu söylediği bir şey var:
“İki çeşit yönetim biçimi var; biri hukuk yoluyla yönetim (rule
by law), diğeri suç yoluyla yönetim (rule by guilt).”
Benim kötü çevirime takılmayın; İngilizcede ‘rule by law’ denen
şeyi biz ‘Hukukun üstünlüğü’ olarak kavramsallaştırıyoruz.
Şaka falan ama aslında gerçeğe de büyük ölçüde oturuyor İngiliz
siyaset bilimcinin söylediği.
Örneğin Türkiye’de biz suç yoluyla yönetiliyoruz, yani
İngilizcesiyle ‘rule by guilt’ ile.
Hepimiz şu kadar veya bu kadar suçluyuz. Kimimiz İmar Kanunu’na
uymuyoruz; kimimiz trafik suçu işliyoruz; kimimiz vergi
kaçırıyoruz. Daha iriyarılarımız daha büyük suçları gündelik
düzeyde işliyor.
Kanunlarımız özellikle gri alanlar bırakacak, uygulayıcılara geniş
yorum alanları tanıyacak şekilde yazılıyor.
ÇALIYOR AMA İYİ ÇALIŞIYOR
Toplumun neredeyse tamamı şu kadar veya bu kadar suçlu olunca o
toplumu yönetmek de, normalde hukuki olmayan uygulamaları o topluma
kabul ettirmek de kolay.
“Adamlar çalıyor ama iyi de çalışıyorlar” sözü bizden başka hangi
toplumda var acaba?
KURAL UYGULANSA BALYOZ MU OLURDU?
Şu örneğe ne dersiniz: Ülkenin Kara Kuvvetleri Komutanı, emrindeki
ordu komutanına ‘O tatbikatı öyle yapmayın, o senaryoyu
kullanmayın’ diye emir verir ama ordu komutanı emri dinlemez. O gün
Kara Kuvvetleri Komutanı o ordu komutanı hakkında ‘Emre itaatsizlik
ve disiplinsizlik’ten soruşturma açsa, yıllar sonra konu dönüp
dolaşıp ‘Balyoz’ adı altında ülkenin kafasına inmeyecektir ama
hayır, emre itaatsizlik geçiştirilir ve hepimiz bu geçiştirmenin
sonucuyla yaşarız.