CİZRE'deki bombalı saldırının haberini aldığımda, daha önce 'Sonra okurum' diyerek kenara ayırdığım bir The Washington Post haberini okuyordum.
Haber, Amerikalı bir girişimcinin beyne bilgisayar çipleri yerleştirerek ilk başta epilepsi, alzheimer ve parkinson gibi hastalıklardan mustarip insanlara yardım edecek bir şirket kurması hakkındaydı.
Aslında çocukluğumdan beri ama özellikle de son birkaç yıldır
Türkiye’nin başka bir gezegen, dünyanın bazı ülkelerinin ise
tamamen ayrı bir yıldız sistemindeki başka bir gezegen olduğu
hissiyle yaşıyorum.
Türkiye’nin bir yerinde birileri beyin enerjilerini, nasıl daha
fazla insanı en şaşırtıcı yöntemle öldürecekleri sorusunu
cevaplamak için kullanıyor.
Yine ülkemizde bazıları, rüyasında peygamberle konuştuğunu iddia
eden bir adamın verdiği emirlerle hepimize hayatı zehretmenin en
yaratıcı yollarını bulmaya çalışıyor.
‘YARINA ALLAH KERİM’ ÜLKESİ
Biz biraz daha iyi kalpli olanlarımız, “Nasıl yaparız da bu kötü
kalpli insanları durdururuz”dan başka bir şeye kafa yoramaz
haldeyiz.
Bugüne ve düne saplanıp kalmış durumdayız; yarınımız bugünden nasıl
daha güzel olur, çocuklarımıza nasıl yapalım da daha iyi bir ülke
ve dünya bırakalım sorusunu aklımızdan çıkaralı çok oldu.
Aramızdan bazı tuzu kuruların zaman zaman “Acaba dünyanın neresine
göç etsem” geyiği yapmaları dışında bu konuyu artık aklımıza bile
getirmiyoruz. “Bugünü atlatalım, yarına Allah kerim” hepimizin
ortak cümlesi neredeyse.
Bizim büyük bir hızla dün ve bugünün hesaplarını yapmayı makul bir
seviyeye indirip yarına odaklanmamız lazım ama hayır, diyorum ya
birileri buna izin vermiyor, biz de o birilerinin esiri kalmaya
devam ediyoruz.