İsmet Berkan Hürriyet Gazetesi

Sonuç odaklı mıyız, çekişme mi?

MODERNİST felsefe, toplumların ilerleme odaklı olması gerektiğini savunur. Bugün dünden daha ‘ileri’ olmalıdır, yarın da bugünden. Bu, zamanın okunun hep ileriyi göstermesi gibi bir doğa kuralı değil...

02 Ocak 2016 | 480 okunma

MODERNİST felsefe, toplumların ilerleme odaklı olması gerektiğini savunur.

Bugün dünden daha ‘ileri’ olmalıdır, yarın da bugünden.

Bu, zamanın okunun hep ileriyi göstermesi gibi bir doğa kuralı değil elbette. Öyle olsaydı, tarih boyunca büyük izler bırakmış onlarca medeniyet ‘gerileme’ye girip yıkılıp gitmezdi.

Ama biz bu tartışmaya girmeyelim ve modernist düşüncenin söylediğinin doğru olduğunu varsayalım. Ayrıca ‘ilerleme’ kelimesinin beraberinde getirdiği tarif sorunlarını ve diğer tartışmaları da bir kenara bırakalım, bir fikir egzersizi
yapalım.

İlerleme nasıl olacaktır? İki ana cadde var: 1. Mevcut sorunları çözmek için yaratıcı yenilikleri sağlayacak daimi bir düzen kurmak; 2. Zaman zaman da büyük sıçramalara yol açacak yenilikler ortaya çıkarmak.

Baktığınızda Batı’nın modern toplumlarının pek çoğu her iki caddeyi de iyi kullanıyorlar, yani hem sorunlarını çözmek için çaba içindeler ve bunu başarıyorlar hem de zaman zaman büyük sıçramalar yapacak yenilikler getiriyorlar.

Biz ise her iki caddede de yol alma konusunda ciddi sorunlar yaşıyoruz.

Bir yandan mevcut sorunlarımızı çözme konusunda birbirimize bile güven vermiyoruz; çoğu zaman sorunu çözmek için bir araya gelmek yerine ‘Senin getireceğin çözüm bizi batırır’ diyerek bir çekişme içine giriyoruz.

Belki de o sebeple, sorunlarımızı ortaklaşa çözemediğimiz için, hep güçlü bir lider gelsin ve onun dediği dedik olsun, sorunlar çözülsün diye bir beklenti içindeydik.

Sorunlarımızı bir araya gelip ortak yöntemlerle çözemediğimiz için bizi zaman zaman ciddi biçimde sıçratacak büyük yenilikler üretme konusunda da başarılı değiliz; giderek bu yenilikleri bizim yapabileceğimize dair inancımızı da yitirdiğimiz için böyle sıçramaların dünyanın başka bir yerinde olmasını ve bizim de dönüp onu aynen kullanmamamızı ‘ilerici’ bir tutum kabul ediyoruz.

Sadece bilimle, teknolojiyle, sanayiyle, şirketlerle ilgili konularda değil, siyasi konularda da durumumuz bu.

Ortak sorunlarımızı bir araya gelip çözememe konusunda son büyük çarpıcı örneğimiz başkanlık sistemi tartışmaları etrafında yaşanıyor.

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Kürt sorunu diye bir sorunumuz yok mu? 23 Kasım 2016 | 2.363 Okunma Genetiği değiştirilmiş insan kanseri yenecek mi? 19 Kasım 2016 | 617 Okunma Mafyaların hortlaması riski... 18 Kasım 2016 | 1.642 Okunma Küreselleşmenin intikamını sol değil sağ mı alacak? 16 Kasım 2016 | 416 Okunma Çatlaktan içeri sızan ışık... 12 Kasım 2016 | 1.054 Okunma