ASTROFİZİKÇİLER Evrenimizin yaşını 13.7 milyar yıl olarak hesaplıyor. O zaman, evrenin yaşıyla kıyasladığımızda henüz 4.5 milyar yaşında olduğunu düşündüğümüz Dünyamız hayli genç sayılır.
Dünyamızın yaşına ve Dünya’da hayatın başlangıcına baktığımızda
da sadece birkaç on bin yıldır var olan insanı aslında bebek kabul
etmek gerekir.
Bugün sahip olduğumuz uygarlık seviyesini, bilim ve teknolojinin
geldiği düzeyi son 500 yılda yakaladık. 500 yıl, Evren için de,
Dünya için de çok kısa bir süre. Biz kendi hayat süremize bakarak
bu zamanı uzun bulabiliriz ama tarihin perspektifinden baktığımızda
hiç de öyle değil. (Murat Yetkin’in kulakları çınlasın, bir sefer
ders kitaplarında geçen şu cümleyi bana göndermişti: ‘Mısır’da orta
krallık 2.500 yıl sürmüştür.’ Koca 2.500 yıl ve hepsi tek bir
cümle. Tarihin acımasızlığına güzel bir örnek.)
Galaktik veya evrensel zaman standardından bakıldığında insanlığın
gideceği daha çok yol var.
60’lı yıllarda bir Rus fizikçi olan Nikolay Kardaşev, uygarlıkları
uzaya yaydıkları radyo sinyallerine göre sınıflandırdı. Amacı Dünya
dışı bir uygarlığı keşfetmemiz halinde, onun yaydığı toplam
radyasyon miktarına bakıp o uygarlığın gelişmişlik seviyesi
hakkında bir fikir sahibi olmamızı sağlamaktı.
GALAKSİDE KOLONİLEŞMEK
Kardaşev uygarlıkları üç tip veya seviyeye ayırdı.