ÖNCE bir yanlışı düzeltelim: Dün sabahtan beri neredeyse bütün medya organlarında ve internet haber sitelerinde 'kış saati uygulamasına son verildiği' söyleniyor.
Oysa ‘kış saati’ dediğimiz şey, ‘normal’ ve ‘doğal’a en yakın
saat.
Anormal olan, biz gün ışığından daha fazla yararlanalım ve daha az
elektrik harcayalım diye yapılan şey ‘yaz saati’.
Yani, 1972 yılından beri ekim ayının sonunda saatlerimizi 1 saat
geri alarak ‘kış saati’ne geçmiyoruz aslında, sadece ‘yaz saati’ne
son veriyor, ‘normal’ kabul edilen saatimize geri dönüyoruz.
O yüzden Bakanlar Kurulu’nun aldığı karar ‘kış saati uygulamasına
son’ vermiyor, sadece yaz saati uygulamasını kalıcılaştırıyor.
Tam da bu nedenle yanlış bir karar bu.
Ve belki de bu kararı, ‘Bakanlar Kurulu Türkiye’nin bulunduğu saat
dilimini değiştirdi’ diye okumak gerek.
Bilgisayar diliyle söyleyecek olursak, artık GMT +2’de değil, GMT
+3’teyiz. (Şu an GMT ile aramızdaki fark 2 saat ama bu onlar yaz
sebebiyle saatlerini 1 saat ileri aldığı için böyle; ekim sonundan
itibaren fark 3’e çıkacak.)
Peki saat dilimini değiştirmek veya kibarca ifadesiyle ‘yaz saatini
kalıcı kılmak’ neden yanlış?
İstanbul’da aralık ayının son haftasından başlayıp ocak ayının ilk
haftasının sonuna kadar güneş sabahları 07.30 civarında doğacak ve
16.40 civarında da batacak.
Sabahları karanlıkta uyanmanın ve hatta evden karanlıkta çıkmanın
sevimsizliği bir yana, esas mesele havanın erken kararması
olacak.
Düşünün, hepimiz sabahları evden karanlıkta çıkıp eve karanlıkta
döneceğiz.
Elbette epey bir zamandan beri yaz saatinin gerçekten enerji
tasarrufu sağlayıp sağlamadığı tartışmalı bir konu.
Belki eski zamanlarda evlerde elektrik esas olarak aydınlanma
amacıyla kullanılırken bu uygulama bir tasarruf sağlıyordu ama
artık öyle değil.
Ancak yine de yaz saatini sürekli kılmak, yani GMT +3 saat dilimine
geçmek yerine yaz saatinden vazgeçip GMT +2’de durmak daha doğru
olacaktı.
Böylece hem ticari ilişkilerimizin yarıdan fazlasını yürütmekte
olduğumuz Batı Avrupa ile zaman farkımız artmayacak, aksine
azalacak, hem de kış aylarında havanın biraz daha geç bir saatte,
bazılarımız için hiç değilse mesai saati bitiminden sonra kararması
sağlanacaktı.
Nitekim hükümet, 2012 yılında aslında bugün aldığına benzer bir
Bakanlar Kurulu kararı almış ve kış saatine geçildikten sonra bir
daha yaz saati uygulanmaması ile ilgili kararname Resmi Gazete’de
yayımlanmıştı.
Ama sonra bu uygulamadan geri dönüldü, yaz saati-kış saati
uygulaması devam etti.
Bugün aynı Enerji Bakanlığı’nın neden 2012’dekinin tam tersi bir
karar aldığını ve bu kararına Bakanlar Kurulu’nu da nasıl ikna
ettiğini bilmiyoruz açıkçası.
Ben, dünkü Resmi Gazete’de yayımlanan karardan vazgeçileceğini veya
yeniden yaz saati-kış saati uygulamasına geri dönüleceğini ya da
ekim ayı sonunda son kez kış saatine geçildikten sonra yaz saatinin
kaldırılacağını umanlardanım.