Ekonomide kriz sürüyor.
Ticarette nakit akışı tıkanma noktasında.
Alınan tüm önlemlere rağmen inşaat sektörü baş aşağı.
Büyümede eksiye doğru gidiş var.
TÜİK rakamlarında bile gerçek gizlenemiyor.
İşsizler ordusunun artması da her şeyi açıklıyor.
ANKETLER NE DİYOR?
Ekonomik kriz can yakıyor.
Alınan önlemler(!) ise etkisiz.
Halkın gündeminde ekonomi ilk sırada.
Hem de çok açık ara ile.
Anketlerde yüzde 60’ı aşmış durumda.
Daha da yukarılara çıkacağına kesin gözüyle bakılıyor.
SEÇİM EKONOMİSİ
31 Mart yerel seçim sonucunu ekonomi belirleyecek.
AKP de durumun farkında.
Bu nedenle seçim ekonomisine sarıldı.
Krizi çözecek değil, seçimi kurtaracak hamleler.
Ne sanayi üretimini teşvik var, ne de tarımsal üretimi.
MALİYETİ YÜKSEK OLACAK
Peş peşe açıklanan paketler ortada.
“Halka oy rüşveti” dışında bir şey yok.
Ekonomistler kaygılı.
Seçim ekonomisinin 31 Mart sonrasında bedelinin ağır olacağını
vurguluyorlar.
“İş kontrolden çıkıyor. İktidar ipin ucunu kaçırdı. Seçim için
yapılan harcamaların 31 Mart sonrasına yansıması en az beş kat
olacak. 100 milyarlık bir harcamayı halk 31 Mart’tan sonra 500
milyar lira olarak ödeyecek” diyorlar.
KAMU TASARRUFU YOK
Yapılması gereken belli.
Kamunun ciddi oranda tasarruf etmesi şart.
Ama kamuda lüksten vazgeçilmiyor.
Araba saltanatı sürüyor.
Yurtdışı gezileri tam gaz.
Her kurum yurtdışı gezi için “görev” ayarlıyor.
Yandaşlara kaynak aktarımı sürüyor.
Sonucu belli ihale yöntemi devam ediyor.
Son dönemde ihale bile ortadan kalktı.
Palet fabrikasında olduğu gibi kime istenirse ona veriliyor.
Devlet kurumları yüksek kiralarla yandaş müteahhitlerin binalarına
yerleşti. Çıkmıyor.
Kamu bankalarının sırtına yüklenen yükler de ayrı.
AKP’nin kasası gibi kullanılıyor.
Bedeli ağır olacak.
KRİZ GÜVENLİK SORUNU
Ekonomik kriz Türkiye’nin elini de zayıflatıyor.
Uluslararası mafyalaşmış finans kuruluşları devrede.
Trump Türkiye’yi tehdit edince döviz kurları yükselişe
geçmişti.
Sonra birden durdu.
Uluslararsı Finans Enstitüsü Başekonomisti Robin Brooks tivit attı.
“TL değer kaybetti ve $/TL tam da bizim belirlediğimiz makul değer
olan 5.50’de. Ağustos’taki yoğun satış sonrası algı çok fazla
negatif idi. Ancak, ödemeler dengesindeki ani duruş ve kredi
daralması ekonomiyi dengeliyor. Modelimiz hala 5.50” dedi.
Bu tivitin hemen sonrasında, Erdoğan-Trump görüşmesi yapıldı.
Gerilim düştü.
Belli ki uluslararası mafyalaşmış finans kuruluşları her şeyden
haberdardı.
“Ekonomik kriz” giderek Türkiye’nin “güvenlik sorununa”
dönüşüyor.